"Eğer bir dış etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur, onu da her an ortadan kaldırma gücünüz vardır.."
İnsanın bu yeryüzünde yaşarken başına gelebilecek en büyük trajedi, kendilik bilgisine hiç ulaşamadan yaşayıp gitmesi, bu dünyaya cehaletiyle veda etmesidir.
Seneca'ya göre: "Tanrı iyi insanı keyif içinde yaşatmaz; onu sınar, sertleştirir, kendisi için hazırlar." Bu nedenle "Niye iyilerin başına birçok felaket gelir?" sorusu görecelidir.
Sizce, hiçbir zorlukla sınanmamış bir insan, zorluklarla sınanmış bir insan kadar hayatın, kendisinin, insanlığın, mutluluğun, huzurun değerini bilebilir mi?
Ama yine Paracelsus'un dediği gibi; "Bütün meyvelerin çileklerle aynı anda olgunlaştığını hayal edenler, üzümler konusunda hiçbir şey bilmeyeceklerdir.."
Insan ruhunun en karmaşık, en çaresiz, en sefil olduğu yerde kendi kalbinize doğru döndüğünüzde, içinizden yükselen bir duygu seli, sizin kurtarıcınızdır.
İlk defa bir kitap hakkında incelemede bulunuyorum...
Her bireyin okuması gereken ve okullarda bile okutturulması gereken bir kitap.. Her insan içinde iyilikle doğduğuna inanıyorum. Hayat tarzımız, ailemiz, okul hayatımız ise bizi nasıl bir birey olacağımızı belirler. Hayatta ki seçimler bize aittir. İyi ve kötü olmak tamamen bizim seçimlerimizden doğar. Bu kitap ise, insanlara artık güveni kırılan ve iyilikle davranınca kalp kırıklığı yaşayan insanlara bir umuttur. Aslında hayatta ne ekersek onu biçeriz. Yani insanların davranışları bizi ilgilendirmiyor, asıl önemli olan bizim nasıl davrandığımız. Herkesi kendin gibi sev diyor Froester. Ne olursa olsun ne kadar kötülük görürsen gör, eğer sen iyi olursan bu alışkanlığı doğuracaktır ve bence en güzel alışkanlık iyi olmaktır.
Hayatınızı değiştirecek bir kitap, keyifli okumalar dilerim.
Bendeki baskısı 1954 ve eski bir kitabı okumanın keyfini her sayfada yaşadım...
Hayatta böyle değil midir? Başkaları hangi şarkıyı söylerse söylesin, insanın kendi melodisini şaşmadan söyleyebilmesi önemlidir değil mi? Heyecanlı yahut gururlu bir sesle bize karıştıkları zaman, onların tonuna uymamak icin hayli güçlükler çekeriz.