“...Evet, bana öyle geliyor ki, ilkin sen usanacaksın. Günlerden bir gün dostuna bakacaksın, çizgileri gözüne az buçuk ayarsız gözükecek ya da renginin tonunu beğenmeyeceksin ya da böyle bir şey işte. İçten içe onu acı acı kınayacaksın, onun sana karşı çok kötü davranmış olduğunu düşüneceksin. Kapına bir daha geldiğinde tümden soğuk, ilgisiz davranacaksın ona. Çok yazık olacak doğrusu, çünkü bu seni değiştirecek. Senin bana anlattığın enikonu romantik bir öykü, bir sanat romantizmi, diyebiliriz. Böyle romantik bir öykü yaşamanın en kötü yanı şudur ki bittiği zaman kişiyi romantiklikten tümüyle uzaklaştırır.”
“...o zaman da bana öyle geliyor ki ruhumun tümünü, yakasına takacak bir çiçek yerine koyan birine vermişim; kibrini okşayacak bir süs yerine koyuyor benim ruhumu, bir yaz gününde kullanılıp atılacak bir süs.”
Yaptığına hayran kalmadığı sürece insanın; işe yarar bir şey yapması bağışlanabilir; işe yaramaz bir şey yapmanın tek özrüyse ona derinden hayran olmaktır.