“Evet, derdimiz birdir; üç veya otuz beş değildir; biz gereği gibi ve millet kütlesi hâlinde çalışmamaktan, çalışmanın yol ve imkânlarını düzeltmemiş olmaktan, az istihsalden mustaribiz.”
Bosna Savaşı sırasında Amina adında bir Türkologla söyleşi yapılmıştı. Hiç unutmuyorum , şunları anlatmıştı.”Evim elektronik aletlerle doluydu, işe bakın ki savaş sırasında elektrikler yoktu. Elektrik olmayınca bunların da anlamı kalmadığını o zaman anladım. Düşünebiliyor musunuz, yumurta pişirme makinem bile vardı ama ben ne onu ne diğerlerini kullanabiliyordum. Biz Boşnaklar misafirperveriz. Bir misafir gelmişti eve, ben de bir çift Adidas ayakkabımı yakarak ona kahve yapmıştım. Tavsiye ederim , çok lezzetli oluyor.”
Düşünce maddi hayatı nasıl etkileyebilir ?
Eğer hayırlı bir niyet üzere olursak , hayır düşünürsek güzellik yayıyoruz, kötülük düşünürsek, kötülük yayıyoruz.
Dünyaya gözümüzü açıyoruz ve o anda, tüm yaşamımızı bağlayacak bir sözleşme imzalamış gibi oluyoruz, ne var ki günün birinde bir an gelir, -Bu imzayı benim yerime kim attı? diye sorabiliriz.