‘’….Kemalist Türkiye 1922’den itibaren Fransız laikliğinden ilham alsa da bunu cinsiyet konusunda daha eşitlikçi bir bakış açısıyla hayata geçirmiştir……. 1926’da İsviçre’den örnek alınarak oluşturulan Medeni Kanun’un (eşler arası eşitliği sağlamasa da çokeşliliği yasaklamış, evlilik yaşını düzenlenmiş ve miras paylaşımında eşitlik sağlanmıştır) kabulüyle şeriatın kaldırılması gibi pek çok karar, milli mücadeleye bağlılıkları konusunda övgüler yağdırılan kadınları da ilgilendirmekteydi. Önce yerel seçimlerde (1930) sonra da genel seçimlerde (1934) oy kullanmaya başlayan Türk kadını bundan böyle seçme ve seçilme hakkına sahipti. ‘’