Küçüklükten fanatik Fenerbahçeli olarak büyümüştüm, babam arkasında 10 numarasıyla ismimi yazdırdığı orjinal formasını almıştı bana. Maçları beraber izlerdik. Stada gitmişliğim de oldu. Sonra medreseye gittim, bi kaç sene Fenerbahçe’nin kadrosunu bile bilmez şekilde hayatıma devam ettim. Sonra nerden estiyse bi Galatasaray derbisi izledim, Kadıköy’de yıllar sonra yenildiğimiz maçtı. O günden itibaren tekrar takip etmeye, maçları kaçırmamaya başladım. Ama eskisi kadar heyecanlı değilim, gollerde dahi nadir tepki veririm. Önemli Avrupa maçları farklı tabii.
Fenerbahçe’de beni rahatsız eden en büyük şey ise ağır Kemalistlerin kulüp yönetiminde baştacı olması. Bundandır İsmail Kartal’ın gitmesine, Mourinho’nun gelmesinden daha fazla dikkat kesilmiştim. Futbol kendini kaptırmadıkça ve holiganlaşmadıkça güzel, ötesi fıtri duyguların istismarı.