Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.13
Bir Fedai
Bir Fedai
@Bir_fedai
Hakîkî Ömrünü Bulunduğun Gün Bil...
وق
Konya
2004
455 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Bir Tenkîd
Şarkiyatçı literatürün muhkem sınırları içerisinde Türklerin aşağılanması ve Batı'nın imgeleriyle ele alınması gerçeği eserin tamamına sirayet etmiş binaenaleyh Jules Verne'nin 4. Murad Han'a müstebit(zorba, dikdatör) ta'bîrini kullanması da cehâletinin bir göstergesi.
Pîr-i Türkistan Ahmed Yesevî.
Selamun Aleykum
Yine yüreğe dokunan bir eser...
Türk tasavvufunun öncüsü Ahmed Yesevinin Türkistanda yaktığı ateş tüm cihana yayıldı. Bir emanet vardı Resulullah ﷺ 'dan gelen... Bir hurma çekirdeği... Arslan Baba ulaştırdı onu küçük Ahmet'e ve yetiştirdi onu... 2 Zamanlı olan eserimiz timurun Ahmed Yesevinin türbesini yaptırmak istediği zamanla Ahmed Yesevinin yaşadığı zaman arasında gidip geliyor. Bir derviş nasipleniyor bu gidip gelmelerden... O bir sır ki tam 292 sayfa sonra aşikar oluyor. İnandığı gibi yaşayan bir erin hikayesini şaşırmak, anlamak ve hissetmek için okuyun...
• Muhabbetle tavsiye ederim.
~Alıntılar
• Aşk en sevdiğinden vazgeçebildiğin gün başlardı.
• İlme sabır ne de çok yakışır.
• Ve insan en ziyade kendi için ağladığında kan kokuyordu göz yaşları. En çok kendi için ağladığı vakitte canı yanıyordu.
• Bütün bir insanlığı omzuma alıp Cennete taşımak istiyorum.
• Yalnız kalmak zor, ama güzel şeydi. İnsan yalnız olmalıydı ki kendi hakikatini bulmalıydı. İnsanların içinde, onca kalabalıkla Hemhalken, yalnızlığı bir ok acısı gibi sinesine duymalıydı. O an anladı ki; bu yolda yalnız yürümek gerekti ve belki de bütün yollar yalnız yürümek içindi.
~ 22 Muharrem 1444
Ateşten Yürek: Târık Bin Ziyad !
Selamun Aleykum
Kurgusu ve betimlemelerine hayrân kaldığım Okay Hocamdan güzel bir eser... Başları biraz karışık gibi gelse de sabredince bir noktadan sonra taşlar yerine oturuyor ve bir târih sahnesine yelken açıyorsunuz.
Bir Berberi olan Ziyâdın oğlu Amras'ın Müslüman olmasıyla bir Târık, Sabah Yıldızı gibi doğdu Fâtih oldu İspanyaya...
Onu
Okur Takip Önerileri
Selamun Aleykum
tahlilinden çok eleştirisini yapacağım bir kitap Puslu Kıtalar Atlası.
Kitabın popülerliği dikkatimi celbedince okumaya karar verdim. Kurgusu ve dili ne kadar güzel olursa olsun bir kova süte bir damla zehir atılırsa kovanın tamamı zehir olur. Ziyadesiyle ahlâk dışı unsur içeren kitap sadece bununla kalmıyor domuz etini mekruh olarak gösteremeye çalışıyor. Oysa ki Bakara Sûresinde
(O,) size ancak ölüyü (usûlünce kesilmeden veya avlanmadan ölen hayvanı), (akan) kanı, 𝗗𝗼𝗺𝘂𝘇 𝗲𝘁𝗶ni ve kendisi Allah'dan başkası için kesilen (hayvanın etin)i 𝗛𝗮𝗿𝗮𝗺 kılmıştır. Buyruluyor. Yazarın Haram olan bir şeyi kerih göstermesi ya bilmemesinden kaynaklanıyor ya da bir şeyleri yumuşatma derdinde.
Okuduğum inceleme yazılarında herkes kitabın dilinden kurgusundan bahsetmiş lâkin bu cihetten bakan bir yorum göremedim. Araştırmalar sonucu diğer kitaplarında da bu tür yerler olduğunu gördüm.
Hristiyanlıkta, her doğan çocuk günahkâr ve zincirler içinde doğduğu bâtıl inancında olduğu gibi, Yazar’a göre de, ne kadar namazında niyazında, hacı hoca, sakallı sofu varsa günahkârdır. Elbette kimseyi günahtan müstağni sayamayız. Ama bunu kör göze parmak olarak da sokamayız. Bize düşen ise hüsn-i zandır. Hepsini bir araya getirirsek Anar'ın kitapları okunabilir lâkin kimi ve neyi okuduğumuzu bilerek.
Hacı Veyiszâde... her gördüğüne selâm veren keşfi açık bir alim... Milli ve manevi değerlerin devrimlerin gıyonitleri altında kıyım kıyım kıyıldığı meydanların darağaçları ormanı haline getirildiği netâmetli yıllarda çocuklara dini ilim öğrettiği için karokola çağrılır. Oradaki görevli Hacı Veyiszâde'ye bir tokat atıyor ve eli havada kalıyor "hakkını helal et evladım elin acımış olabilir diyor." Görevli hem şaşkınlık hem üzüntü ile hocaya yalvarıyor ve pişman oluyor. Ordan ayrılan Hacı Veyiszâde yol kenarındaki dar ağaçlarında sallanan cesetlere selam vere vere görev yaptığı Dolav camii'ye gidiyor... sabah namazlarını hep güneş doğmaya yakın vakitte kıldırır. Ve her gün işrak vaktine kadar sohbet yapıyor. Öğrencileri bir gün ladikli ahmed ağaya ziyarete gittiklerinde ahmed ağa diyorki:
Hızır (a.s) Konya'ya geldiğinde ilk Hacı Veyiszâde'yi sonra bizi ziyarete gelir... Yazar Konya'da gezerek gördüğü kişilerden hatıra şeklinde kitabı yazmış ve gayet başarılı bir çalışma olmuş. "Ya tahammül ya sefer!" vartalarında dâima
" tahammül" ü seçen, bütün ömrü boyunca halk içinde hak uğrunda kendi nefsinden geçen büyük bilge, doruk şahsiyet Hacı Veyiszâde Mustafa Kurucu... selam ve duâ ile...
Atillâ Muratoğlu hocamın 20 kadar kaynaktan faydalanarak yazdığı bu kıymetli eserde gündelik bazı hareketlerimizin sünnete uygun olarak nasıl yapılması icap ettiği hadis-i şeriflere dayanarak anlatmaya çalışmıştır. dili herkesin anlayacağı şekilde olup fazla söz ve izahtan kaçınılmıştır. İnsanı her anında ve istikbalde büyük imtihanlar ve görevler beklemektedir. Bunlara hazırlanmak ve onları layıkı ile karşılayabilmek, ancak Allah'ın (c.c.) emirlerine uymak ve Fahr-ı kâinât Efendimizin sünnetlerine sarılmakla mümkündür. kitabın içeriğinde yemek yeme içme hususu, mübarek gün ve geceler, oruç, itikaf, abdest ve ezan, farz namazları sonrası ve öncesi yapılacak ibadetler, nafile namazlar, giyinme hususu, mescide ve meclislere girme adabı, kabir ziyareti, yolculuk adabı ve vasiyet etme gibi konuları barındıran eserin her evde bulunması gerek. Selam ve duâ ile...
Osman Gazinin doğumuyla başlayan roman
Hayme ananın ve Ertuğrul beyin vefatı ile devam ediyor... Mihail Kossesin Osman Bey ile dostluğu ve Müslüman olma hikayesi duygulandırıyor. Manevi işaretlerle beyliğe geçen Osman Gazi art arda Fetihler gerçekleştiriyor Osman beyin meşhur narası gözlerden kaçmıyor :) "Vurun Aslanlarım!.. Vurun Yiğitlerim!.." Osman bey vefatı ardından yerine kendi gibi Gözü pek Fetihten fethe koşan Oğlu Orhan'a bırakıyor. Tevâzu örneği Orhan Gazi kardeşi Alâeddin'e "Babamın bıraktığı tahta buyur sen otur..." diyor. Alâeddin Bey kendini dedesi Şeyh Edebali'nin hizmetine vermiştir. Devlet idaresi ve savaşlarla alakalanmamıştır. Bunun için tahtı Orhan Gaziye Bırakıyor. Fetihler devam ediyor... Kitabın özgünlüğü ve sürükleyiciliği ile kendinizi Domaniç'in yaylalarında Söğüdün kışlalarında bulacaksınız.
Selam ve duâ ile....
