Sivil itaatsizlik eyleminin öncüsü olan, fikirleriyle Gandi ve Martin Luther gibi bir çok önderi etkilemiş olan Thoreau’nun otuzlu yaşlarındayken, modern hayattan çekilip, Walden gölü kıyısında, ormanlık bir alanda yaşadığı 1 yılı anlatıyor.
Kitabın başında neden böyle bir hayatı seçtiğinin gerekçesini anlatıyor. Modern yaşama dair eleştirilerini yaparken, doğal bir yaşamın felsefesini buluyoruz ve gerçekten yazar bizi bu konuda ikna ediyor.
Kitabın sonraki bölümleri bu yaşamın ekonomisini içeriyor. Nasıl yaşadığı, evini nasıl inşa ettiği, nasıl beslendiği, nasıl barındığını anlatıyor. Minimal bir yaşamın ekonomik boyutunu nasıl sağladığını anlatıyor. Sonrasında ise Walden kıyısında nasıl
zaman geçirdiğini, neler yaptığını, yağmurları, rüzgarları, kış soğuğunu yaz sıcağını ve bunlara karşı gösterdiği dirayeti anlatıyor. Onunla birlikte balık tutuyoruz, onun yaktığı ateşin başında ısınıyoruz. Sıcaktan korunmak için ağaç dallarının gölgesine sığınıyoruz Thoreau bize yaşadığı her durumu hissettiriyor. Okuyan her insanı doğal yaşama özendirecek ve teşvik edecek bir kitap. Üstelik bunun o kadar zor olmadığını yaşam pratiği ile ispatlıyor. Anlattıkları teori ya da düş değil. Düşlerinin peşinden giden bir adamın yaşadığı gerçeklerdir. Okumanızı öneririm.