İnsan gerçekle yalan arası o incecik çizgide gezinirken , bir tıkırtı ya da bir ince ağlayışla, gerçeklerden tamamen kopup uzaklara gidebilir. O uzaklar ki, hep aynı yerde, aynı biçimde duran insanı, rüyalara taşıyan yolun adıdır. O yolda hep vehimler, yakıştırmalar, yanılsamalar en güzel halleriyle yaşanır. Gerçeklikte büründükleri rahatsız edici, kırıcı, yıpratıcı anlamlardan uzak olarak. O uzaklara gitmeden yaşamış insan, bence yaşamış sayılmamalıdır.
Ama kalbimdeki acıyı nereye koyacaksın, göğsümdeki sıkıntıyı nereye saklayacaksın? Hayata kızıp kızıp fotoğrafına ve gönderdiklerine sarılmamı nasıl yok sayacaksın?
Bugün ruhum temiz ve asil , ama onların düşüncesine göre ben kirliyim çünkü onlar canı bedenin çıktısına göre yargılıyorlar ve ruhu maddenin biçimine göre ölçüyorlar.
Ferdengeçti çiçeği rüzgarda salınan eteklerindeki mor haleleri görebilmek için başını eğmek istedi. Ama alt tarafı bir çiçekti. Yapamadı. Eteklerindeki renkleri göremiyorsan, çiçek olmanın ne anlamı var?