Fakat seni kaybetmek..." Rowan başını eğip gözlerini yumdu. Nefesi Aelin'in ağzını ısıttı. Boğuk bir sesle "Bu gece seni yüzüstü bıraktım." diye mırıldandı. "Üzgünüm,"
Rowan'ın çam ve kar kokusu Aelin'i sardı. Aelin'ın uzaklaşması, Rowandan sakınması gerekiyordu. Bana öyle dokunma.
Fakat Rowan işte oradaydı, eli bir damga gibi çıplak omzundaydı.
Bedeni neredeyse bedeninin tümünü örtüyordu. "Hiçbir şey için üzülmene gerek yok," diye fısıldadı Aelin. "Sana güveniyorum Rowan."
Rowan, Aelin'a başını belli belirsiz sallayarak karşılık verdi. Sonra sessizce "Seni özledim," dedi. Gözleri Aelin'ın ağzı ve gözleri arasında gidip geliyordu. "Wendlyn'de seni özlemediğimi söyle- diğimde yalan söylemiştim. Sen gittin gideli seni öyle özledim ki çıldırdım. Lorcan'in izini sürüp buraya geleceğime ve bu bahaneyle seni göreceğime sevindim. Bu gece ise Lorcan boğazına bıçak daya- dığında..." Rowan'ın nasırlı Aelin'ın boynundaki kesiğin üzerinde gezen parmağının sıcağı Aelin'ın içini sardı. "Durmadan aramızda sadece bir okyanus varken seni özlediğimi asla bilemeyeceğini düşündüm. Fakat bizi ayıran ölüm olsa... Seni bulurdum. Kaç kuralı çiğneyeceğim umurumda değil. Üç anahtarı kendimde toplayıp bir geçit açmam gerekse de seni bulurum. Her zaman."