Siz hangi ülkenin sürgünüsünüz çocuklar
Eflatun bir mağaradan
Amâ gibi bakarken gözleriniz
Neden öyle yaşlanmışsınız
Ecel kadar hüzünlü
Sonbahar kadar güzelsiniz
GÖZLERİN ÇAĞIRIYOR BENİ
Sevdalı sular süzülüyor aynalardan
Damlacıklarında hicranlı yüzün
Ben kapıları aldatıyorum günbegün
Sen pencereleri
Ben denizlerin koynunda martılara yalanlar söylüyorum
Sen gemilere
Sonra liman bilmez korsanlara terk edip
Issız adalara sürüyorsun ellerimi
Gitmek istiyorum çakıp da kaybolan şimşekler
Gel gör ki, önümde hâtıralar mahzeni
Parmak uçlarımda paslı çiviler
Bütün zindanları yıkarak birer birer
Gözlerin çağırıyor beni
Takvimlere bakınca çöküyor can kalesi
Günlerin boynu bükük, ay yaralı içimde
Öyle bir kanattın ki, dakikalar ve hüzün
Ateşten damlalarla yakıyor ellerimi
Öyle bir öğrettin ki, ne olduğunu vaktin
Beklemiyorum artık yıldızları ve seni