Burak Yayla

Burak Yayla
@Burak_Yayla
ELT
Eskişehir, 3 Eylül 1990
5 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Burak Yayla

Burak Yayla

, bir kitap okudu
100 syf.
·
Puan vermedi
İvan İlyiç'in Ölümü
Lev Tolstoy
8.2/10 · 45,9bin okunma
Reklam
Bir süre sonra da vebadan ölenlerin de yakılması gerekti. Gözcü nöbetçiler daha uzağa yerleştirildi ve bir belediye görevlisi şimdi kullanılmayan, bir zamanlar kıyıya ulaşımı sağlayan tramvayları kullanmayı önererek yetkililerin işini büyük ölçüde kolaylaştırdı. Bunun için, yedek ve çekici arabaların oturma yerleri kaldırılarak içleri hazırlandı ve tramvay yolunu fırına çevirerek yeni hattın merkezi oluşturuldu. Ve tüm yaz sonu boyunca, tıpkı sonbahar yağmurlarının ortasında olduğu gibi, kıyı şeridinde, her gece yarısı yolcusuz garip tramvay konvoylarının denizin üzerine doğru sarsıla sarsıla geçtiğine tanık olundu. Kentliler bunun ne olduğunu sonunda öğrendiler. Kıyı şeridinde geçişi yasaklayan polis güçlerine karşın insanlar sık sık, grup halinde dalgaların üzerine doğru inen kayalıklara gizlice tırmanmayı ve tramvaylar geçerken arabaların içine çiçek atmayı başardılar. Yaz gecesinde çiçek ve ölülerle yüklü araçların sarsıla sarsıla gittiği duyuluyordu böylece.
Sayfa 179Kitabı okudu
Böylece hafta boyunca vebanın tutsakları ellerinden geldiğince çırpınıp durdular. Hata Rambert gibi, aralarından bazılarının da, görüldüğü gibi, hâlâ özgür insanlar gibi hareket ettiğini, hâlâ seçme özgürlükleri olduğunu düşledikleri bile oluyordu. Ama, işin doğrusu, o anda, ağustos ayının ortasında, veba her şeyin üstüne çökmüştü. böylece bireysel yazgı diye bir şey artık yoktu; veba ve hekesin paylaştığı duygulardan oluşmuş toplumsal bir tarih vardı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Böyle bir evrende tutkunun yeri yoktur.
Çok gençken, yaşadığı mahalleden yoksul bir genç kızla evlenmişti. Hatta evlenmek için okumayı bırakmış ve bir işe girmişti. Ne Jeanne ne de kendisi mahallerinden dışarı adım atıyordu. Kızı görmeye evlerine gidiyordu, Jeanne'ın anne ve babası bu sessiz beceriksiz damat adayıyla biraz alay ediyorlardı. Baba demiryolu görevlisiydi. Evde dinlenme
Gerçekten de felaketler ortak bir şeydir, ancak başımıza geldiğinde inanmakta güçlük çekilir. Dünyada savaşlar kadar vebalar da meydana gelmiştir. Vebalar da, savaşlar da insanı hazırlıksız yakalarlar. Kentliler kadar, Doktor Rieux de hazırlıksızdı; bu durumda onun kararsızlığını anlamalıydık. onun endişe ve güven arasında sıkışıp kalmasını da anlamalıydık. Bir savaş patladığında insanlar, "Uzun sürmez, bu çok aptalca!" derler. Ve kuşkusuz bir savaş çok aptalcadır, ancak bu onun uzun sürmesini engellemez. Budalalık hep direnir, insan hep kendisini düşünmese bunun farkına varabilirdi. Bu açıdan burada oturanlar da herkes gibiydi, kendilerini düşünüyorlardı; bir başka deyişle hümanistler; felaketlere inanmıyorlardı. Felaket insana yakışmaz, onun için felaketler gerçek dışıdır, geçip gidecek kötü bir rüyadı, denir. Ancak her zaman da geçip gitmez, kötü rüyalar arasında insanlar geçip gider; önlemlerini almadığından da başta hümanistler gider. Yurttaşlarımız da başkalarından da az ya da çok suçlu değildi; alçakgönüllü olmayı unutuyorlardı, hepsi bu ve kendileri için hâlâ her şeyin olanaklı olduğuna inaniyorlardu; bu durum da felaketlerin olanaksızlığına varsayıyordu. İşlerini yapmayı sürdürüyorlardı, yolculuklar ayarlıyordu ve düşünceleri vardı. Geleceği, yolculukları ve tartışmaları ortadan kaldıran bir vebayı nasıl düşüneceklerdi ki? Kendilerini özgür sanıyorlardı, oysa felaketler oldukça kimse asla özgür olamayacak.
Reklam
87 öğeden 61 ile 75 arasındakiler gösteriliyor.