Yetmişlerde yazılmış ve ilk olarak yayımlandığı 1981'den bu yana aradan neredeyse 40 yıl geçmesine rağmen halen çok çarpıcı. Attila İlhan'ı kendimce uslubu açısından zor okunur bulsam da Türk Edebiyatı açısından hele hele yazıldığı dönemde düşünülünce eşcinsellik üzerine yazılmış hem eşsiz hem de çok cesurca yazılmış sıradışı bir roman.
Okumak için oldukça geç kalmışım... Edebiyat tutkunlarının kaçırmaması gereken bir eser.. Yazıldığı dönem için devrimsel nitelikte..
Farkındalık oluşturan, güzel niyetlerle samimi olarak kaleme alınmış okunması keyif veren çok güzel bir eser. Son bölümü okuyunca dünyaya bakışınız artık eskisi gibi olmayabilir. :)
"ne tuhaf! insanoğlunun yaşamda en geç keşfettiği şey şimdiki zamandı." beni koşarak satın al diyen cümleyi içeren kitap. ilk paragrafta üstelik.
Okurunun, semazenler gibi dönerek zamana savrulmasını sağlayan kitaptır.
satırlarla aranızda oluşan köprünün yoğunluğuyla gözleriniz uzaklara dalarken ışığa çıkarırsınız bilerek ve isteyerek: hüznü.
sabırsızlığınızı dizginleyen, belki de okuru olgunlaştıran kitaplardandır..
cümlelerin altını çizerek okumaktan ellinci sayfa civarlarında vazgeçtim. çizilmeyenler çizilenlerden azdı çünkü. karakterlerin hepsinin ismi birbirinden güzel. zeey, tagan, bendag, zeheyra, agabu, moottah, dehamar, serhenas vs... sadece bu bile ayrı bir yaratıcılık!
resim, doğa, şiir, yol, yolculuk... hangisine odaklanacağımı şaşırdım okurken. hala bitmedi. hem bitsin merakıyla aceleyle, hem "ya biterse" endişesiyle sindire sindire okuyorum.
kalelerine şiir bayrakları asılan, kahvelerinde şiirler okunan, herkesin hayalinin iyi şiir yazmak olduğu anakara'yı çok sevdim. şairin sesinin yankılandığı şairin kuyusu için ise beğenmek çok basit kalır.
Edit: bitti. çok etkileyici bir film izlemişim gibi, görüntüler gözümün önünden gitmiyor. murathan mungan'ın sanatının önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.
Kendine iyilik yapmak isteyen Şükrü Erbaş okusun..
"Dünyanın en büyük yalnızlığının insan olduğunu elbette ben de biliyorum!"
"görünmeden yaşamak mümkün olsaydı keşke. en son insana kadar geri çekilerek yaşamak. insanların hayal hanelerinde harflerden bir insan olmak. yazdığım şiire zerre gölge olmadan yaşamak. olmadı, olamıyor."
"Hiçbir kelime yalnızca bizim ona verdiğimiz anlam ile yaşamıyor! kelimelerin heybesinde başkalarının kattığı acılar var, bir yolluk gibi. konuşarak anlaşmak için aynı yolları yürümüş olmak, özde bir olmak için izde bir olmak gerekiyor sanırım."
diye düşündüren kitap..
Onur hocam, lise zamanlarımın yakışıklı jönüydü. Edebiyat derslerini iple çekerdik.
Beyefendi tavırları, İstanbul Türkçesi, okuduğu şiirlerle hayran bırakırdı kendine.
Kitabının basımının üzerinden yıllar geçti ben ancak okuma fırsat bulabildim.
Öyle ince bir sanatla yazılmış ki satırlar, ruhumun bam teline değil de gam teline dokundu resmen.
Şiirleri bana hitap etti demek az gelir, gönlüme hitap etti.
Herkesin okumasını tavsiye edeceğim bir şiir kitabı.