Ne kadar da uzun sürmüştü bilseniz...Tarih kitaplarından hangi gün başlayıp hangi gün bittiğini ögrenerek bu uzunluğu ölçemezsiniz.Sakarya Harbi'nin her dakikası kendi başına bir "zaman" gelen, geldiğini duyuran, giden, gittiğini duyuran bir zamandı.Uyanıklığımızda, uykuda imiş gibi ,sıçrıyorduk.Çünkü ben şimdi İstanbul'un bir köşesinde bu satırları, Sakarya savaşı'nı kazandığımız için yazabiliyorum.Bu sırada siz İstanbul denizini hâlâ o zafer şerefine seyrediyorsunuz.
Hikmet aşağı, Hikmet yukarı. Şimdi nerede oturuyorsun? demediler de şimdi
nerede çalışıyorsun?diye sordular: Gerçek bir ilgisizlik.Kaç yıldır ortalıkda görünmüyorsun, sen de nereden çıktın? bile demediler; bu kadarcık ilgiyi bile çok gördüler bana.
Biliyor musunuz albayım ne olmalı?Yeni bir gençlik yetişmeli: Altı metre, dokuz metre, on iki metre boyunda. Her biri bir kattan hesap sormalı: Neden duvarınıza mısır püskülü astınız ha ha.