Halk için hayallere inanmak, karnını tok tutmak kadar önemli bir ihtiyaçtı. Bir devlet başkanı söylenti ve dedikoduları kullanarak kendisinin iyi bir yönetici olduğuna halka inandırabilirdi.
“Düşünüyor ve okuyabiliyoruz. Köylü değiliz. Makinistiz. Köylüler bile savaşın hiçbir yararı olmadığını biliyor. Herkes nefret ediyor savaştan.”
“Ülkeyi yöneten bir sınıf var, akılsız bir sınıf. Hiçbirinin bir boktan anladığı yok. Bu savaş bu yüzden çıktı işte.”
“Para da kazanıyorlar savaştan.”