Haz vermeden haz alınamayacağını, her jestin, her okşayışın, her dokunuşun, her bakışın, ne kadar küçük olursa olsun vücuttaki her köşenin kendine özgü bir gizle donatıldığını, bu gizi keşfetmenin keşfeden kişiyi mutlu kılacağını öğrendi Kamala’dan. Ayrıca bir şeyi daha öğrendi; Her sevi şenliğinden sonra sevgililer, biri ötekine sevgiyle bakmadan ayrılmamalılar; hem yenmiş, hem yenilmiş olmalı, her birinde aşırı doymuşluk ya da bıkkınlık duygusu uyanmamalı, sömürdüklerini ya da sömürüldüklerini hissetmemeliydiler.
Sanatçı ile işi arasındaki ilişkilerden söz ediyorum. Sanatçılar yaptıkları işle özdeşleşirler. Yani onlar yapıtlarını yaratırken, yapıtları da onların bilinçlerini, ruhlarını etkiler hatta kimliklerini ele geçirir.