Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Celil Çelik
Celil Çelik
@Celilcelik
893 okur puanı
Ekim 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Sibirya denilince aklınıza ne geliyor? Benim aklıma sadece öldürücü soğuklar geliyor. Peki Dostoyevski'nin aklına ne gelmiştir sizce? Kitapta okurken bunu göreceğiz.
Kitap, okuyanlara sürgün hayatını, mahpus hayatını, en derin en ince ayrıntısına kadar anlatmaktadır. Binbir çeşit insanlarla dolu bu hapishane'de çekilen acılar, kurulan dostluklar, birbirlerine anlatılan hikâyeler, dışarıda ki özgürlüğe kavuşmak için kurulan hayaller, yenilen dayaklar ve cezalar ile doludur. Kitapta karakterler o kadar güzel tasvir edilmiş ki, kendinizmiş gibi hava katıyor okura. Mahpus hayatının insanlar üzerindeki etkiyi, psikolojiyi anlamak isteyen herkese tavsiye ederim.
Ben bazen Dostoyevski'nin sigara kadar zararlı olduğunu düşünüyorum:) çünkü insanları etkileyen, bir kitaba bu kadar derinden bağlanılmasına yol açan, acı, ıstırap hissettiren, psikoloji bozan, insanları düşündürmeye yol açan eşsiz kitap okumamızı sağlıyor. Bu yüzden Dostoyevski'ye bir teşekkürü borç bilirim.
Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere sürekli kumar masasında geçen bir hikaye bekliyor bizi. Aslında sadece kumar değil, Aleksey adlı karakterin, Polina'ya olan aşkından da bahsediliyor, tabi iki olay da inanılmaz derecede bağlılık ve tutku ile anlatılıyor.
Dostoyevski bir kez daha okura bu muhteşem kitap içinde kazanma hırsını, inatçılığını çok iyi şekilde anlatmış, ne olursa olsun her şeyin bir sınır noktası olduğunu belirtmiş, bunu okuyunca daha iyi anlayacaksınız. Sınırı geçtiğimiz zaman hiç beklenmedik sonuçlar ile karşılaştığımız kitap'ta açıkça belli oluyor. O dönemden bu döneme kadar uzun yıllar geçmesine rağmen insanoğlu ne yazık ki hep hırsının kölesi olmuştur...
Dostoyevski okumayı ve bu kitabı herkese tavsiye ederim, kumarı asla tavsiye etmem.
Dipnot: Almanya liginden uzak durun derim:)))
Coğrafya kaderdir, sanırım böyle başlamak en doğru seçim olacak diye düşünüyorum. Khaled hosseini, kalemini, yazarlığını en beğendiğim kişiler arasında ilk 3'e girer kesinlikle. Daha önce Afganistan'ın bu kadar acı dolu, hüzünlü, kötülerle dolu toprak olduğunu düşünmemiştim...
Kitapta birçok şeyden bahsediliyor aslında. Küçük yaş evlilikleri, savaş, aşk, insanlık, dostluk, özlem, çocuğu olmayan kadınlar, hangisini anlatırsam anlatayım çok uzun bir inceleme olacaktır. Kitabın ana karakterleri olan Meryem ve Leyla, olaylar iki kişi üzerinden dönmektedir. Yaşadıkları acılar, birbirlerine sımsıkı bağlanmaları, ne olursa olsun dimdik ayakta kalmaları gerçekten takdire şayan, bir kez daha dünyanın en güçlü insanlarının kadın olduğunu anımsıyorum. Daha fazla yazıp kitap hakkında merak duygusunu öldürmek istemiyorum. O yüzden burada bitiriyorum.
Bu tam anlamıyla harikulade olan kitabı şiddetle tavsiye ediyorum.
NOT: Yanınızda mendil bulundurunuz. Aksi takdirde kitabınız gözyaşları ile ıslanabilir.
Okur Takip Önerileri
Yine Jack London, yine muhteşem bir kitap, kendi hayatından da kesitler sunan eşsiz bir lezzet, ilk sayfasından son sayfasına kadar heyecanı yüksek, hüzünü bol, film tadında harika bir hikâye...
Aslında incelemeye başlamadan önce şu soruları sormalıyız kendimize. Sizce bir insan, başka bir insanın hayatına ne kadar etki edebilir? İnsan bir aşk uğruna neler yapabilir?
Kitaba geçecek olursak, Martın Eden isimli baş kahramanımız ilkokulu bile bitirememiş, sıradan bir hayat yaşayan bir denizcidir. Ama kendisi çok yakışıklıdır bunu biliniz. Bir gün tesadüfen karşılaştığı Ruth isimli kızımıza aşık olur ama aralarında büyük yaşam farkı vardır. Çünkü Ruth burjuva sınıfına ait dediğimiz zengin ailenin kızıdır. Martın eden, Ruth için hayatında birçok şeyden vazgeçip ona layık olmak için verdiği mücadeleyi göreceğiz. Ayrıca bunları görürken helal olsun diyeceksiniz. Ve bunları okurken aşkın neler yaptırdığına şahit olacağız. "Ne yaparsanız yapın, ama asla istediğiniz, hayalini kurduğunuz şeylerin peşinden koşmaktan vazgeçmeyiniz." Bence Jack London bizi bunu aşılamaya çalışmış.
Kesinlikle okumaya değer olduğunu düşünüyorum.
İlkokul yıllarımda sürekli karşıma çıkan ama okuması şimdiye nasip olan, Jack London'un müthiş eseri Beyaz diş, keşke daha erken tanışma fırsatım olsaydı diyip kitaba geçiyorum.
Beyaz diş, kırma bir kurt olarak dünyaya gelmiştir. Beyaz diş'in gözünden anlatılan bu kitapta vahşi doğanın zorlukları ile hayatı, açlığı, yaşam mücadelesini, çektiği acıları, farklı koşullarda hayata tutunmayı ve ayakta kalmayı okurlara aktarmaktadır.
Beyaz diş'in doğduğu andan, büyüdüğü ana kadar neler yaşadığını bir bir göreceksiniz. Sürekli acı çektirelerek, eziyet edilerek, dayak ile merhametsiz, hırçın bir kurt olarak büyümüştür. Bir kavga sırasında ölüme yaklaşmış iken, Weedon Scott'un kurtarması ile hayata tekrar, bu sefer sevgi ile tutunmuştur. Geri kalan hayatında sahibine sadık bir şekilde, ona sevgisini gösterip, itaat ederek devam eder. Son olarak bir not bırakmak gerekir ise , hayvanlarında tıpkı insanlar gibi her zaman ilgiye, şevkate, sevgiye ihtiyacı vardır. Okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüp, herkese tavsiye ederim.
