Önce kendi nefsinle meşgul ol. Önce kendi nefsine faydalı ol. Kendi nefsini düzelt, sonra başkalarıyla meşgul ol. Başkalarını aydınlattığı hâlde kendini eriten mum gibi olma.
Ebû Osman el-Hayari[136] sınanmak için bir yere dâvet edildi. Dâvet edildiği eve gittiğinde ev sahibi:
"Kimseyi dâvet etmedim." dedi. Bunun üzerine Ebû Osman el- Hayari geri döndü. Çok gitmeden ev sahibi tekrar çağırdı. Ebû Osman tekrar geldi. Ev sahibi bunu dört defa tekrar etti ama Ebû Osman hiç bozulma emaresi göstermeden dâvetin hepsine de icabet etti. Bunun üzerine ev sahibi onun ayaklarına kapandı ve: "Ey efendim! Ben seni denemek için böyle yaptım! Senin ahlâkın ne kadar da güzel!" dedi. Ebû Osman el-Hayari ise: "Bende görmüş olduğun ahlâk köpeklerin ahlâkından üstün değildir. Zira onlar da çağrıldığı zaman gider, kovulduğunda döner."
Seyyahlardan biri şöyle anlatır: Bir gün insanlardan uzaklaşıp inzivaya çekilen sâlih insanlardan birine:
"Hakikate giden yol nasıl olur?" diye sorduğumda o:
"Kendini dünyada bir yolcu gibi kabul etmendir." dedi.
Başka bir salih insanla karşılaştığımda ona:
"Bana öyle bir amel öğret ki, o amelle kalbimin daima Allah
Rivayet edildiğine göre İbrahim b. Edhem[135] bir gün kır gezintisine çıkmıştı. O esnada karşısına bir asker çıktı ve:
"Sen köle misin?" dedi. İbrahim b. Edhem:
"Evet." dedi. Asker:
"Kasabanın en ma'mur yeri neresi?" dedi. İbrahim b. Edhem mezarlığı gösterdi. Asker:
"Ben kasabanın en ma'mur yerini
"Hissiz değiliz, merhametsiz hiç değil.
Sadece bu çağa denk gelmenin neticesinde duygularımızı saklar olduk, yeni bir insan tanımanın verdiği yükü taşıyacak takatimiz yok.
Sanki; tek bir hakkımız var da, bir tek O mutluluğu bekliyormuşuz gibi...
Gerisi yorucu, gerisi üzücü, gerisi fani.."