Yüzü sigara ve ızdıraptan yıpranmıştı, aynı kaderin beni de beklediğini bilerek yüzüme dokundum. Ne fark eder? Her halükarda hayat zaten çok kısa. Peki ya kuşe kağıda basılmış gösterişli dergilerin tavsiyelerini dinleyip bir sürü su içsek, her gün kilometrelerce koşsak ve yüzümüze kırışık karşıtı dondurucu maddeler enjekte ettirsek ne olur? Bu bir şeyleri değiştirir mi? Tabi ki bu tarz kaygılar gerçek kaygılara sahip olmamanın sonucu. Angola halkı günde kaç bardak suyun tenlerini gerçekten ışıl ışıl yapabileceğini dert ederek bir sürü zaman harcamıyorlar.
Tabiki dünyada içkide aşırıya kaçmayan bir sürü insan var. Acı çekmenin ne demek olduğunu bilmeyen insanlar. Hayatlarıyla başa çıkabilen, çünkü zaten hayatları başa çıkılabilir olan insanlar. Ama biz onların arasında değiliz.