Bir yabancı geldi şehre ve başladı tüm hikayeyi yeniden yazmaya. Susmak yoktu. Göz yummak yoktu. Konuşulacak çok şeyi ve kaybedecek zamanı yoktu. Bir bankına oturdu hemen, ıssız, eski ve unutulmuş tren istasyonunun. Tren istasyonları değil midir ki belleğin sığ sularını dalgalandıran. Anılarının mürekkebi ile başladı yazmaya. Kafasını kaldırmaya bile mecali yoktu. Yılların yorgunluğunu atmak kolay değildi ya on beş liraya aldığı odun kokulu defterin sayfalarına. ▪️
"Çünkü ben, hissettiğim ve hiçbir zaman ona sözünü etmeye cesaret edemediğim bütün o sıradışı aşkı o resme yansıttım. Onun bundan hiç haberi yok. Hiçbir zaman da olmayacak. Ama başka insanlar bunu keşfedebilir; benimse, onların kör ve meraklı gözlerinin önünde ruhumu bütün çıplaklığıyla sergilemeye niyetim yok. Yüreğimi mikroskop altına almalarına izin vermeyeceğim. "
"Simetri yalnız ölü şeylerin özelliğidir. Sen hiç simetrik bir ağaç, ya da dağ gördün mü? Belki binalarda güzel durur ama simetrik bir insan yüzü görürsen, onu güzel değil soğuk bulursun. İnsan yüreği bir parça dağınıklıktan hoşlanır Kyria Pelagia. Sen kendi yüzüne ayna da bak Signoria, göreceksin ki, bir kaşın ötekinden bir lokmacık daha fazla açılıyor. İşte bu özellikler seni hem çekici, hem de güzel yapıyor. Yoksa bir yontuya benzersin. Simetri Tanrı içindir. Bizim için değil. "