Bütün bunları bir kitapta okusaydım, Harry, herhalde bu olup bitenler için gözyaşı dökerdim. Ama şimdi, nasıl oluyorsa, bunlar gerçekten de benim başıma gelince gözyaşı dökmüyorum.
Sadece bir roman değil anlayana binlerce ders çıkarabileceği bir başyapıt. Güzelliğin ruhun önüne geçtiği, insanların dış görünüşe ne kadar önem verdiğini gördüğümüz bu yapıtta RUH yine kendini yormadan her şeyi zamana bırakarak kazanıyor. Dorian gibi mütevazi utangaç bir adam güzelliğin zehriyle nasılda kaybediyor kendini , ahlakını ve dürüstlüğünü.
Her şey tabloyu gördüğünde kabul olan bir duasıyla başlıyor. Başta güzelliğini kaybetmeyeceği için sevinen tablo üzerindeki değişimleri izlemekten zevk alan yakışıklı prensimiz nasıl da sonrasında kendini kaybediyor görüyoruz. Güzelliğinden övünürken artık adını dahi duymak istemeyen biri haline geliyor.
Diyeceğim o dur ki her yaşın her yaşanmışlığın yüzümüzdeki her bir kırışıklığın bir anlamı bir yaşanmışlığı var. Kıymet bilmemizin, ruhumuzu temiz tutmamızın ne denli önemli olduğunu çarpıcı bir biçimde gözler önüne serdi yazarımız. İnsana bir şeyler katan katarken bu dünyadan alıp götüren Dorian ile bağ kurduran aynı zamanda onu üzülmemize sebep olan bir kitap. Şiddetle tavsiye ediyorum.
Yaşayın! İçinizde gizlediğiniz olağanüstü güzel hayatı yaşayın! Hiçbir şeyi boşa harcamayın. Her zaman yeni duyumlar peşinde koşun. Hiçbir şeyden korkmayın.