Davut Ufuk ERDOĞAN

Davut Ufuk ERDOĞAN
@Davutufuk
Bu metin Danca dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
Endoplazmik radikal bikulum... instagram.com/mim.davutufuk
Mimar
Lisansüstü
İstanbul
Diyarbakır, 26 Şubat
231 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Konular
Damarlarında tanrıbilimci kanı akan herkes her şeye en başından onursuzca yaklaşır. Bu durumdan oluşan zavallı durumun adı inançtır ve diğer bir deyişle yanlış bakış açısının neden olduğu acıdır. Diğer bir deyişle insanın gözünü kapatıp, acıyı görmezden gelip, onun tedavi edilmezliğine boyun eğmesidir. ... Tanrıbilimcilerin doğru olduğunu söylediği her şey yanlış olmak zorundadır.
Reklam
Eğer eski kafalı bir profesöre sorarsanız, O Size Platon ve Aristoteles'i, Kant ve Hegel'i ayrıca daha az şohretli olan Descartes, Spinoza ve Leibniz'i ve ayrıca korkunç ibretler olarak da Hume, Locke ve Berkeley'i okumanızı önerecektir. Eğer siz onun önerilerine uyarsanız üniversitelerin felsefe olarak adlandırdıkları bölümleri atlayabilirsiniz. Büyük emekler harcayarak bu büyük insanların değişik konularda ne düşündüklerine dair birçok bilgi edinmiş olacaksınız. Büyük filozofları okuduğun sırada kendi aklının uykuya dalmasına izin vermezsen felsefi sorunlar üzerine kendinin ne düşündüğünün ayrımına vardığını anımsamayacaksın. Bu büyük insanların söylediklerinin büyük bir çoğunluğunun saçmalık olduğu ve bilim öncesi bir zihinsel ortama ait oldukları senin için kolay anlaşılır olacak. Onların söylediklerinin bir bölümü temelsiz, bir bölümü de akıllıca yapılmış varsayımlardır. Açıkçası, eğer sorunlarının çözüme ulaşmasını istersen kendi işini kendin yapmalısın.
İnsanoğlu çiğ süt emmiştir, her kötülüğü yapar, her iyiliği de yaptığı gibi...
Arzu edilen şeyi elde etmek, onun ne kadar nafile olduğunu keşfetmektir.
“Gecenin mahremiyetini yırttım.” derken Rimbaud’u kaçımız anladı, verlain korkularının kendini uyutmadığını, Nietzsche otel odasında kusmukları içinde ölürken yanında hiç kimsenin olmamasını, Miller’ın karısını sattığını bile bilmiyoruz belki de… Gorki gibi yazabilmek için on yılımı harcarım diyebilecek kaç deli var aramızda, Descartes’ın alın kuralları eserini yazdıktan sonra tebessüm içinde övünerek kahvesini yudumladığını, kendi romanında kurguladığı kişiliğe herkesten önce kendisinin inandığı Gogol gibi, kaç kişi var kurgusuna güvenen? Tarih deliliklerle dolu… Cipolla’nın iktisat tarihine meydan okuduğunu bile unutmuşuzdur. İbni sina’nın “tıbbı üç kelime içine alıyorum.” dediğinde kibirli halini, Batuta her gördüğü yüze inancını sorduğunu, Farabi mutluluk teorisini kalem alırken mutsuz olduğunu kaçımız düşündü ki? Düşüncelerin sakıncalı olabileceğini bile kralların savaşları kaybettiklerinde anladıklarını, kardeş kavgalarının gölgesinde suskunlukları, saray odalarında musiki yerine fransız müziğinin seslendirildiğini, kaç kişi gerçeklerin bizim düşündüğümüz gibi olmadığını biliyor ki? Tarih deliliklerle dolu….
Reklam
6,8bin öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.