---Hayal gücünüz sizin atölyenizdir..
….
Sözcüklerine dikkat et
Asla hiçbir şeyi kişisel algılama
Asla varsayımda bulunma
Her koşulda yapabileceğinin en iyisini yap.
.…
Kuşlar özgürlüklerinden gökyüzünde halkalar yaparlar..
Peki nerden bilirler, nasıl öğrenirler?
Onlar da an gelir düşerler ve düşerlerken onlara kanatları verilir, uçmayı düşerek öğrenirler..
........Bu şiddet modelinde, çocuklara keyfi bir terbiye verildiğini görüyoruz.
Anne-babaları kendini kötü hissettiğinde çocuklar ciddi biçimde cezalandırılır, iyi hissettiğinde ise evin altını üstüne getirseler bile yakayı sıyırabilirler. Yani ceza, çocuğun ne yapmış olduğuyla değil, ebeveynin kendini nasıl hissettiğiyle ilintilidir. Bu, çocuğa kendini değersiz ve çaresiz hissettirmenin ve tehlikenin her an, her yerden karşısına çıkabileceği hissini aşılamanın reçetesidir.
Buna yol açan ev hayatının ışığında bakıldığında, bu çocukların hayata karşı —ne yazık ki— kavgacı ve küstah tavırları, belli bir anlam kazanır. İnsanın umudunu kıran, bu moral bozucu derslerin ne kadar erken öğrenilebildiği ve çocuğun duygusal yaşamı açısından ne kadar vahim bir bedeli olabildiğidir.
Duygular ve sağlık hakkındaki bulgular bir şey ifade ediyorsa, o da şudur:
Kronik ya da ciddi bir hastalıkla savaşan insanların hislerini umursamayan tıbbi bir bakım artık yetersiz kalmaktadır.
Tıbbın duygu ve sağlık arasındaki bağdan, yöntem açısından daha fazla yararlanmasının zamanı çoktan gelmiştir. Hepimizin sevecen bir tıptan yararlanabilmesi için, şu anda kural dışı olanın kuralın
bir parçası olabilmesi gerekir. Bu, en azından tıbbı daha insancıl hale getirecektir. Bazılarının da iyileşme sürecini hızlandıracaktır.
Cerrahına yazdığı açık mektupta bir hastanın belirttiği gibi, "Şefkat sadece birinin elini tutmak değildir. İyi hekimliktir."
Aslında sigara içmek ölüm riskini 1.6 oranında artırırken sosyal tecrit 2.0 oranında artırdığından , sağlığımız açısından daha tehlikelidir..
Erkekler için tecrit hali, kadınlar için olduğundan daha zordur. ....Tecrit halinin kadın ve erkek üzerindeki farklı etkisinin nedeni , kadınların ilişkilerinin erkeklere göre duygusal açıdan daha yoğun olmasından kaynaklanabilir; kadını birkaç ilişki rahatlatabilirken, bu erkek için yeterli olmayabilir...
Tıbbi açıdan risk oluşturan şey, insanlardan kopuk olduğunu ya da kimsesi olmadığını hissetmektir...
Duygularla bağışıklık sistemini birbirine bağlayan diğer bir anahtar yol, stres altında salgılanan hormonların etkisiyle oluşur.
Stres uyarılması sırasında katekolaminler (epinefrin ve norepincfrin : diğer adıyla adrenalin ve noradrenalin), kortisol, prolaktin ve doğal uyuşturuculardan beta-endorfin enkefalin salgılanır. Her birinin bağışıklık hücreleri üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Bu ilişkiler karmaşık olsa da, asıl etki, bu hormonlar vücuda yayılırken ,bağışıklık hücrelerinin işlevlerinin engellenmesidir:
Stres, hayatın devamı açısından çok daha acil olan ve o anki olağanüstü duruma öncelik tanıyan bir enerji tasarrufuyla, bağışıklık direncini en azından geçici olarak bastırır.
Ancak stres hali sürekli ve yoğun olursa, bu bastırma da uzun süreli olabilir...
İ 1974 yılında Rochester Universitesi Tıp ve Diş Hekimliği Okulu'nun laboratuarlarında elde edilen bir bulgu, bedenin biyolojik haritasını yeniden çıkardı:
Psikolog Robert Ader, bağışıklık sisteminin de aynen beyin gibi öğrenilebildiğini keşfetti. Bu sonuç
şok etkisi yarattı; tıpta o zamana kadar sadece beynin ve merkezi sinir sisteminin davranış tarzlarını değiştirerek deneyimlere tepki verdiğne inanılıyordu. Ader'in keşfinin yol açtığı araştırmaların sonucunda, merkezi sinir sistemiyle bağışıklık sisteminin sayısız şekilde —zihni, duyguları ve bedeni ayrı değil, girift bir halde iç içe tutan biyolojik kanallarla— iletişim halinde olduğu görüldü