Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Devrim Efsun Özgür
Devrim Efsun Özgür
@Devrim18
Universite
667 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Çok tatlı bir kitaptı,keşke daha önce okusaymışım.Leonardo'nun ünlü 'Son Yemek' tablosunu çizerken İsa'ya ihanet eden Yahuda'nın yüzünü bulmasının hikâyesi. Okuması keyifliydi,kurgu çok zekice idi ve aslında çıkarılacak çok fazla ders vardı, üslup oldukça akıcıydı. Özelikle yazarın zekasına, kitabın sonuna hayran kaldım.
Öykü sevme çalışmalarımda çok büyük bir ilerleme kaydettim.Bunun başrolünde de bu kitap var.Mevsim Yenice yazmış, çok güzel yazmış.Hepsi birbirinden orijinal 11 tane öykü var kitapta.Genelde bir kayıp etrafında şekillenen bazen deliliğe doğru giden öyküler sonlarıyla da insanın suratına iyi bir tokat nakşediyor.Hepsinin konusu birbirinden farklıydı ama karakterlerin genelde geçmişle, aile ile ilgili sıkıntıları vardı. En çok hangi öyküyü sevdiğimi düşündüm, cevabi bulamadım, hepsi iyiydi.Zaten ilk öyküyle kalbime taht kurdu kitap.Bu kitabı her gün bir öykü olacak şekilde okudum,hemen bitsin istemedim.Sanırım bu bir ilk kitap,anlatımı,kurgusu,konusu, seçtiği karakterler ile oldukça başarılı bir ilk kitap.Bende buruk bir lezzet bırakan (bitter çikolata çok severim)bu kitabı herkese tavsiye ederim. Öykü sevenler bayılacak, benim gibi sevmeye çalışanlara ise iyi bir kilometre taşı olur diye düşünüyorum.
Bu kitabı hangi sözcüklerle anlatabilirim bilmiyorum.Kusursuz,muazzam bir eser okudum.Son 300 sayfasını elimden bırakmadan okudum.1940'lı yıllarda Berlin'de geçiyor.Quangel ailesi sessiz sakin bir yasam sürerken bir gün cephedeki tek çocuklarının ölüm haberini alırlar ve Hitler'in korkunç faşizmine kafa tutmaya karar verirler.Ve kendilerini bir olaylar zincirinin içinde bulurlar.Nazilerin faşizmini, o dönem insanların tedirgin ruh hâlini, güvensizligini,SS subaylarının acımasızlığını,masum insanların nelerle suçlanıp ölüme gönderildiğini,korkuyu baskıyı,zulmü tüm gerçekliğiyle gözler önüne sermiş. Zaten yazar kitabı gerçek bir olaydan esinlenerek yazmış. Hitler'e karşı kendi yurtlarında direnmeye çalışan insanların hikâyesi. Karakterlere ,onların veriliş biçimine ,olay örgüsüne bayıldım.Son bölümü soluk almadan okudum.Hitler politikalarının yarattigi insanların kaypakliklari, bencillikleri karakterlere çok güzel yansıtılmış. Savaş karşıtı edebiyatın, Alman edebiyatının önemli eserlerinden,bence bir şaheser.Kesinlikle yazarı okumaya devam edeceğim.Şiddetle ve ısrarla tavsiyemdir.
Okur Takip Önerileri
Irkçılık bu dünyada en algılayamadığım asla kabullenemeyeceğim bir kavram.Toni Morrison ise ırkçılığa karşı kalemiyle direnen Nobel ve Pulitzer ödüllü bir yazar.Bu da onun ilk kitabı. Ben çocukların ağzından, gözünden yazılmış kitapları okurken çok etkileniyorum.Burada da bir Pecola'nın başından geçenleri bir de Claudia'nın anlattıklarını okuyoruz.Diger karakterlerin de ara ara geçmişlerine gidilip hikayeleri anlatılıyor.Irkçılık ve çocuk istismarı ekseninde yazılsa da kitap birçok derin konuyu da içinde barındırıyor.Toplum baskısı, kınama, başkasının mutsuzluğundan duyulan gizli sevinç, horgörme, dışlama...Toplumun nasil riyakâr olduğu ayrı bir gerçeklik. Pecola'nin başından geçenleri okurken sık sık insanların nasıl bu kadar kötü olabileceğini düşündüm. Kötülük yapan insanların geçmişlerinde nelere mâruz kaldığı anlatılmış.Karakterlere gelince çocuk karakterlere hayran oldum.Claudia ve ablasının temiz yüreği, cesareti,iyiliği...Ve mavi gözlü olmak isteyen Pecola...O masum,temiz,sevilmenin ne olduğunu bilmeyen,dışlanmış, merhametli küçük kız. Başına gelen hicbir şeyi hak etmemişti.Yazarin edebî dili de çok zengindi, bu kitabı çok üzülsem de beğenerek okudum.Beni asıl üzen yazılanların dünyanın bir köşesinde yaşanmış ve yasaniyor oluşu...
Muazzam bir kitaptı ondan tüm gece ayrılamadım, satırların arasında kayboldum.Sırlıcesme 'nin öyküsünü anlatırken yazar Türkiye 'nin de panoramasını sunuyor bize. Yakın tarihimizin acıklı olaylarına götürüyor bizi. Sadık ile Fikret'in dostluğunu ise asla unutabilecegimi sanmıyorum.Cok kalabalık şahıs kadrosu olmasına rağmen hepsinin öyküsünü durulugunu hiç kaybetmeden anlatmış. O kadar çok şeyi sorgulatıyor ki kitap gerçekten hayran kaldım.Guclu bir aşk hikayesi ile de kurguyu süslemiş yazar ki o aşkı anlatan her satır da kutsaldı, aşkın da kutsal olduğu zamanlardı bence.Yazarin dili ironik ve eğlenceliydi. Editörün tüm baltalamalarina rağmen metin o kadar güçlüydü ki aldı götürdü.Ayrıca masalsı bir anlatım ve büyülü gerçeklik öğeleri de metne hâkimdi. Bir tarafı çok gerçek bir tarafı masalsı metinler okumaya bayılıyorum.Ödüllü de bir eser aynı zamanda ama medya hep aynı kitapları öne çıkardığı için bu değerli eserleri bulmak hiç kolay olmuyor.
1800'lü yılların sonunda Yunanistan'da Skiathos Adası'na götürüyor bu kitap bizi.Şifacı Hadula(katil kadın)'nın hikayesine konuk oluyoruz. Okurken elimden bırakamadığım bu kitap, tüm akıcılığına rağmen oldukça derin bir eser.O yıllarda dünyanın her yerinde olduğu gibi Yunanistan'da da kadın olmanın zorluğunu, gelenekleri, kadınların ızdırabını etkileyici bir şekilde, ajite etmeden anlatıyor kitap.Hadula'nın geçmişine de yaptığımız yolculuklarla çektiklerini anlıyoruz.İnsanların kız çocuk dogurmasindan derin üzüntü duyuyor yaşlı kadın.Sonra yaşadıkları bir karşı çıkış, isyan,çaresizlik asında.Kitapta iç içe girmiş birçok duygu var,zaten yazara Yunanistan'ın Dostoyevskisi diyorlar. Ben kitabın arka kapağına hiç bakmadan almıştım kitabı, bazı yayınevleri ne çıkarırsa okuyorum.Bu kadar güzel ,güçlü bir metin okuyacağım aklıma gelmemişti.Kitabın kapağı konusuna,eleştirisine bir gönderme aslında hoş bir ironi.Zengin Yunan mitolojisinden söylediği selamlarla iyice güçlenmiş ,güzel,akıcı, okunası bir metin.Degisik ülkelerin edebiyatlarını okumak çok hoşuma gidiyor.Kapağa aldanıp minnoş bir metin beklemeyin oldukça kanlı bir öykü anlatmış bize yazar.
Tahsin Yücel son derece güzel bir distopya ile edebiyatımızda çok fazla örneği görülmeyen bu türü taçlandırmış.2073 yılında İstanbul'a götürüyor bizi.Ülkenin nüfusu azalmış, şehir yeniden yapılandırılıp gökdelenlere teslim edilmiş,insanlar işe mekiklerle gidiyor.Bir zamanlar denizlerde yüzülüyor olmasına inanmıyorlar.Eski solcu, şimdinin büyük ve zengin avukatlarından Can,bir müşterisinin işini halledebilmek amacıyla yargının özelleştirilmesini savunur.Sonra işler kontrolünden çıkar. Kitap tam bir kapitalizm ve özelleştirme eleştirisi,seçilen tüm kişiler bir şeyi temsil ediyor bence,simgesel hepsi.Ayrıca kirli politik oyunları, gizli anlaşmaları, rüşveti de gözümüze sokuyor eser.Beni en çok etkileyen yılkı adamlar oldu.Ulaşim için havayı kullanan insanların farkında olmadığı, geçinemedikleri için doğaya sığınan, ölülerini bile gömemedikleri söylenen milyonlarca insan...Üstelik sığındıkları doğa da kurumuş,ölmeye yüz tutmuş ,artık onları barındırmaz hale gelmiş.Okuması keyifli, akıcı, ironi dolu ,güzel bir distopya.Güçlü bir sistem ve adalet eleştirisi. Okurken insan ürperiyor ama içindeki birçok şey günümüzle örtüşüyor çünkü.
Genelde güzel kitaplar okuyorum evet,seçmek için zaman harcıyorum ama bu güzelin çok ötesinde bir metindi.İnanılmaz güçlüydü.Çogunluğu siyahi on iki kadının bir şekilde iç içe geçen hikâyeleri...Aşk,öteki olmak,beyazların dünyasında bir siyah,Hristiyanların dünyasında bir Müslüman, erkeklerin dünyasında bir kadın olmak...Göçmen olmak, ırkçılık, lezbiyenlik,sınıf ayrımı, çok kültürlülük,şiddet aidiyet,kadın olmanın her türlü zorluğu...O kadar çok konu öyle renkli karakterlere büründürülerek rengarek bir şekilde anlatılmış ki...Kitap çoğunlukla Ingiltere'de geçiyor, bazen Afrika 'ya, Abd'ye gittiğimiz oluyor ama asıl Londra'da yaşayan göçmenlerin hikayeleri nden oluşuyor.Aslında bu kitabı tam olarak anlatamam sanırım.Özellikle sonu,hiç beklemediğim bir şekilde bitti.Çok çok beğendiğim bir kitap oldu.2019 Booker ödülünü almış, iyi ki de almış.İcinde ara ara cinsellik var ,hassasiyeti olanlar için.Beni en çok etkileyen o kadar acıklı olayı dramatize etmeden anlatması oldu.Ama en sonunda ağladım, sonu çok duygusaldı.Çok güzel kitap.
