Milli Görüş'ün hedefi maneviyatçı bir Türkiye meydana getirmektir. Her zaman hakkı üstün tutmaktır. Türkiye'nin içinde ve dışında barışı korumaktır. Milletiyle, vatanıyla bir bütünlük içinde olmayı temin etmektir. Tarihteki şerefli yerini almayı hedef almaktır. Bağımsız bir Türkiye olması için şart koşmaktadır. Hür, müreffeh ve öncü bir Türkiye istemektedir. Kim bunları istiyorsa Milli Görüşçüdür ve Milli Görüş'e gelip katılması lazım gelir.
Milli Görüş iktidarı demek, Milli Görüş zihniyetine dayanan bir devlet düzenin kurulması ve bu düzenin Milli Görüş zihniyetine göre yürütülmesi demektir. Milli Görüş iktidarını ancak Milli Görüş zihniyetine vakıf olarak tanıyabiliriz. Milli Görüş zihniyetinin diğer zihniyetlerden temel farkı, hak anlayışındadır. İnsanlık tarihinde iki türlü hak anlayışı vardır: Bunlardan biri peygamberlerin insanlığa öğrettiği doğru hak anlayışı, diğeri de firavunların takip ettiği yanlış hak anlayışıdır.
İslâm, bulduğu eski medeniyetlerde, mesela Sasanilerin Pers kültürü, Bizans'in Grek kültürü, Hindu bilimi gibi, en iyi olan şeyleri alıp özümsemesini bilmiştir. O yüzden İslam, bu medeniyetlerin dirilişini ve yeniden serpilmesini gerçekleştirmiştir.
Matematikte, Hindistan eski Yunan'ı çok gerilerde bırakmakla kalmamış, Batı biliminin yüzyıllarca sonra yapabildiği birçok buluşu da gerçekleştirmiştir. Nitekim daha beşinci yüz-yıldan itibaren Hindistan ondalık sistemi biliyordu ve daha sonra bunu Müslümanlara aktardı. Cebir Hindistan'da doğdu ve Bhaskara, diferansiyel hesap ilkesini Newton'dan beş asır önce buldu.
Astronomi ve tıpta da aynısı oldu. Hindistan kan dolaşımını Harvey'den on beş yüzyıl önce tanıdı.
Beşinci yüzyılın hintlileri metalürji tekniklerinde demiri arıtmada öyle bir dereceye vardırlar ki, bu noktaya Avrupa ancak 19.yüzyılda ulaşabildi.
Doğu'ya nispetle Batı'nın gerçek durumu gövdeden kopmuş bir dalın durumudur... Bu farklılık şema hâlinde belirtilmek istenseydi... İkisi de bir eksenden çıkan ve birbirinden uzaklaşan iki çizgi çizmek gerekmez, aksine Batı ise, gövdeden ayrılan bir dal misali, bu eksenden çıkan bir çizgi şeklinde gösterilirdi.
Doğu, eksenin kendisi olarak belirlenir; Batı ise, gövdeden ayrılan bir dal misali, bu eksenden çıkan bir çizgi şeklinde gösterilirdi.
Renè Guènon
"Bunca acının, bunca ölümün bir anlamı var mı? Eğer yoksa o halde yaşamın da bir anlamı yoktur çünkü anlamı hasbelkader kaçıp kurtulmaya bağlı olan bir yaşam nihai anlamda yaşamaya değmez!"