Dilek

CXXXIII Aşık' ın her sözü ayrı mana...
Ben bir aceb ile geldim kimse halim bilmez benim Ben söylerim ben dinlerim kimse dilim bilmez benim Benim dilim kuş dilidir benim ilim dost ilidir Ben bülbülüm dost gülümdür bilin gülüm solmaz benim. O dost bana gelsin demişnsundum kadeh alsın demiş Aldım kadeh içtim şarap artık gönlüm ölmez benim Ne Tur'um var ne durağım hiç yerde yok kararım Hakk'a münacat etmeyenbelli yerim olmaz benim Sor durduğum yeri bana gelirsen gösterem sana Bir zerrece Hak'tan ayrı gözüm nesne görmez benim Tur dağında bir tecelli gör Musa'ya neler kıldı Yunus der ki: Hak katında sözüm geri kalmaz benim
Sayfa 211 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Kâdim
Gelip geçici davranışlar örf ve âdet kuralı hâline gelemez. Mecelle’nin tabiriyle âdetin "kadim" olması gerekir. Mecelle, 166’ncı maddesinde “kadim”i şöyle tarif etmektedir: “Kadim odur ki evvelini bilir kimse olmaya”. Keza Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait bir kanunnamede şu tarif verilmiştir: “Kadim kırk elli yıla denmez; kadim odur ki anın evvelini kimesne bilmeye”
Matrix' te yaşıyor olmamız mı?
Başlangıç olarak yönümüzü bulmak için bu mantıksal olasılığı başka birkaç olasılıkla kıyaslayabiliriz. Matrix'te yaşıyor olmanız ve etrafınızda gördüğünüz ve görünüşte iştirak ettiğiniz tüm yaşamın, gerçek vücudunuz bir tür yüksek teknolojili kapsülün içinde hareketsiz yatarken sizi sakin tutmak için tasarlanmış sanal bir televizyon programı olması mantıken olasıdır. Karbon atomlarının var olmaması mantıken olasıdır; bilim insanlarına karbon atomu gibi görünen şeyler aslında tüm işi karbon atomu gibi davranmak olan uzaylıların kullandığı sonsuz sayıdaki minik uzay gemisidir. Sözde fosilleri ve çok sayıda ışıkyılı uzaktaki galaksilerden geliyormuş gibi görünen fotonlarıyla bütün evrenin yaklaşık altı bin yıl önce yaratılmış olması mantıken olasıdır. (Dünyanın, sözde hatıralar beyninize kurulmuş halde on dakika önce yaratılmış olması da mantıken olasıdır.) Kurgu için keyifli birer öncül olan bu tür mantıksal olasılıklar bulabiliriz, ama bunları, fiziğimizin, kimyamızın ve biyolojimizin gözden geçirilmesini ya da terk edilmesini sağlayacak işaretler olarak ciddiye almayız. Zombisel ônseziyi daha elle tutulur, daha dikkate değer kılacak bir şey var mıdır? Birçok düşünür var olduğunu düşünmüştür.
Sayfa 267 - AlfaKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kimileri, bilinçli zihnin işleyiş biçimlerinin sırlarını çözmemiz fikrinden nefret etmekte, kendi anlayışımızı onlara dayatmayalım diye de bu ümitsiz vakadan vazgeçmemizi vaaz etmektedirler. Eğer onların tavsiyesini dinlersek onlar haklı çıkacak; o yüzden gelin, onları göz ardı edelim ve zorlu olsa da imkansız olmayan bu arayışa başlayalım.
Sayfa 263 - AlfaKitabı okuyor
Şimdi adım Yunus olur o demde İsmail idi, O dost için Arafat'a kurban olup çıkan benim Bu çark benim hükmümdedir her yanda ben oturmuşum Mülk benimdir hükmederim yıkan benim yapan benim Sad benim Said benim Yunus dahi benimledir İlmi ledündür üstadım o esrarı duyan benim
Sayfa 206 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
CXXVII
Gökte peygamber ile miracı kılan benim Ashabı Suffa ile yalıncak olan benim Sabırla kanaati hoş verirken onlara Kırk kişi bir gömleğe kanaat kılan benim Kırkından birisine çaldım idi neşteri Kırkından kan akıtıp ibret gösteren benim Ömer ile adalet ve doğruluk işledim Oğluyla fısk eyleyip hadde basılan benim Abdürrezak o derviş yoldaş edindi beni Hallacı Mansur ile dara asılan benim İbrahim Ethem baktı tacı tahtı bıraktı Hak yoluna uyaktı o sırrı duyan benim Musa Peygamber ile bin bir kelime kıldım İsa Peygamber ile göklere çıkan benim Adımı Yunus taktım sırrım aleme caktım Bundan ileri dahi dilde söylenen benim
Sayfa 204 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
CXXVI
.......... Yıldırım olup şakıyan gökte melaik dokuyan Bulutlara hüküm süren yağmur olup yağan benim Gördüm göğün meleklerin her biri bir işte imiş Hak Calab'ın zikrin eden İncil benim Kur'an benim. Gördüm diyen değil gören bildim diyen değil bilen Bilen odur gösteren o aşka esir olan benim
Sayfa 203 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Vll BİLİNÇ ÜZERİNE DÜŞÜNME ALETLERİ
Onlarca düşünme aletiyle silahlanmış olduğumuza göre, birçoklarının bütün evrendeki en kafa karıştırıcı olgu saydığı konuya nihayet geldik. Aslına bakılırsa birkaç kişi, bu konunun nihai biçimde gizemli olduğunu da iddia etmiştir. Bilinci asla, ama asla anlayamayacağımızı öne sürmüşlerdir; onlara göre bilinç, bilimimizin ve felsefemizin en zorlu çabalarını bile sonsuza dek boşa düşürecektir. Bu entelektüel barikata inanmak için iyi bir sebep bulunmadığından bunun hüsnükuruntu olduğu sonucuna varmak zorundayım.
Sayfa 263 - AlfaKitabı okuyor
Sabah sabah güldürdün bizi çocuk (kız), bilerek mi yaptın? 🤓
Ve sen? Kendi içine giden o uzun yolculuğa ne zaman başlayacaksın?
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Reklam
Bu bağlamda zamanında Bobby Fischer tarafından yapılan öneriyi ele almak ilginç olacaktır. Fischer, satranç oyununun istenen mantıksal saflığına, her oyunun başında değerli beyaz taşların arka sıraya rastgele dizilmesiyle, siyah taşların da aynı rastgele sıra gözetilerek (ayna görüntüsü şeklinde) düzenlenmesiyle ulaşılabileceğini öne sürmüştür (ama her zaman iki tarafın da bir beyaz bir de siyah karede filinin bulunması ve şahın da her zaman kalelerin arasında yer alması sağlanmalıdır). Böylesi bir düzen hem insanlar hem de makineler için, ezberlenmiş sayısız açılışı neredeyse tümüyle hükümsüz kılacaktır, zira bu bilgi yalnızca nadiren devreye girebilecektir. Temel ilkelere riayet yeniden ortaya çıkacaktır; oyuncunun, zorlu tasarım işlerini daha çok gerçek zamanlı yapması gerekecektir, hem de süre işlemeye devam ederken. Kurallardaki bu değişimin bilgisayarlardan daha çok insanlara fayda sağlayıp sağlamayacağı noktası kesinlikten uzaktır. Her şey, hangi türden satranç oyuncusunun gerçekten ezber belleğinden daha fazla destek almasına -daha önceki satranç kaşiflerinin Ar & Ge'sini en az seviyede kavrayarak bunlara dayanmasına- bağlıdır.
Sayfa 251 - AlfaKitabı okuyor
Dilek tekrar paylaştı.
Bir dem gelir söyleyemez bir sözü şerh eyleyemez Bir dem dilinden dürr döker dertlilere derman olur
Sayfa 195 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Dürr : (Dürdâne, dürre) (Farsça). İnci. İnci tanesi.
Dilek tekrar paylaştı.
Bir dem cehâlette kalır hiç nesneyi bilmez olur Bir dem dalar hikmetlere Câlînus û Lokmân olur
Sayfa 195 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Yalnızca yaralı bir hekim iyileştirebilir...Bir insan ne kadar yaralıysa o kadar şifalıdır...
Carl Gustav Jung
Carl Gustav Jung
4.544 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.