Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dilek

Vakitsiz ve haksız bir mihnete uğramış bütün çocuklar gibi, Munise’de de büyük bir insan hali var.Benim daha bir iki aydan beri anlamaya başladığım bazı şeyleri o, çoktan öğrenmiş. Evet, üç küçük kardeşinin kahrını hep o çekermiş. Böyle olduğu halde, abasını bir türlü memnun edemez, her gün birkaç kere dayak yermiş.
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Tabi tabi
-İlahi kızım, bunlar koskoca gelinlik kızlar. Sokakta başı açık gezecek değiller ya. Aman Yarabbî, bu on, on ikişer yaşındaki solucan gibi soluk, renksiz çocuklar mı yetişkin kız? Ben, hakikaten çok tuhaf bir yere düşmüşüm. Böyle olmakla beraber bir dereceye kadar sevindim. Bunlara gelinlik kız diyenler bana elbette evde kalmış ihtiyar gözüyle bakacak, kimse artık çocuk diye eğlenmeyecektir.
Sayfa 117Kitabı okudu
Nitekim sahabîler kâfirlere karşı verilen bir savaştan dönünce «küçük cihaddan büyük cihada döndük» derlerdi. Nefse, şeytana ve azgın isteklere karşı verilen cihada «büyük cihad» ismini vermelerinin sebebi şudur: Nefse ve azgın arzulara karşı verilen ci-had aralıksızdır, oysa kâfire karşı arasıra savaş verilir. Öte yandan cephe savaşçısı düşmanını görür, fakat şeytan görünmez, görünür düşmana karşı cihad vermek, görünmez düşmanla cihad etmekten daha kolaydır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nitekim Peygamber'imizden (S.A.S.) gelen bir rivayette: Ulu Allah (C.C.) şöyle buyurur: — Başına bir belâ geldiği zaman bana sığınan kulun, daha o hiç bir istekte bulunmadan, dileğini yerine getirir ve daha yalvarmadan duasını kabul ederim. Buna karşılık başına bir belâ geldiği zaman bana değil de varlıklardan birine sığınan kulun yüzüne bütün gökyüzü kapılarını kitlerim». demiştir.
Nefsin seni aşırı emellerle ve dayanak-sız kuruntularla aldatmasın. Çünkü gamsızlık, gaflet, vurdumduymazlık, rehavet düşkünlüğü, tem-bellik ve miskinlik nefsin karakteristik özelliklerindendir. Her zaman eğri hedefleri ileri sürer, onun her şeyi kof ve dayanaksızdır.
Reklam
Cümlede kendimi buldum
Sonra etrafımda yaşayan şeylerde teselli aramaya koyuldum. Elime geçirdiğim taze bir yaprağı yanağıma, dudaklarıma sürüyor, bahçede bulduğum cılız bir kedi yavrusunu göğsüme bastırıyor, nefesimle ısıtıyordum. Daha olmazsa kendi kendime: “Feride, aptallığın lüzumu yok. Biraz gayret.Biliyorum ki, yaşamak için artık güler yüzden, cesaretten başka sermayen kalmamıştır” diyordum.
Sayfa 113Kitabı okudu
Zeyniler’deki bir ay içinde öyle saatlerim oluyordu ki, bunalıyordum. “Uğraşmak beyhude! Daha fazla dayanamayacağım!” diyordum. İşte o zaman, Sör Aleksi’nin bu peygamberce sözleri imdadıma yetişiyordu, içim kan ağlarken gülmeye, şarkı söylemeye, ıslık çalmaya başlıyordum. O kadar ki, kalbim, nihayet bu neşenin yalanına inanıyor, suya konan kuru çiçekler gibi titreye titreye canlanmaya başlıyordu.
Sayfa 113Kitabı okudu
“Kızlarım, ümitsiz hastalıkların, mukadder felaketlerin son bir ilacı vardır: Tahammül ve tevekkül.Elemlerde bir giz, şefkat var gibidir. Şikâyet etmeyenlere, kendilerini güler yüzle karşılayanlara karşı daha az zalim olurlar.”
Sayfa 113Kitabı okudu
"Zeyni Babacığım, dedim. Ben, küçük, cahil bir Çalıkuşu’ndan başka bir şey değilim. Sana nasıl yalvarmak lazım geldiğini bilmiyorum. Kusuruma bakma. Senin hoşuna gidecek şeylerden hiçbirini bana öğretmediler, işittim ki, sen yedi sene güneş görmeden, burada çile doldurmuşsun. Sakın sen de, insanlığın zalimliğinden, vefasızlığından kaçmış olmayasın? Babacığım, senden büyük bir şey isteyeceğim. Bu yedi sene içinde elbette güneşin, rüzgârların hasretini çektiğin zamanlar olmuştur.Seni o dakikaların acısına katlandıran o melek sabrından bana da ver inlemeden, ağlamadan çilemi doldurayım!..”
Sayfa 113Kitabı okudu
İnsan, yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, hep birinin gönlümüzden kopup ayrılması, bir ayrı sızı uyandırırmış.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Bazı akbabalar aaa pardon akrabalar
Adam sen de! İnsanı en yakın akrabaları kalpsizce vurduktan sonra yabancılar vurmuş ne çıkar? Ben, o Zeyniler’de de mesut olmasını bileceğim. Gönüller şen olsun!
Sayfa 104Kitabı okudu
Öğretmenliğimin ilk günü...
Bu ilk gün, hayatımın en unutulmaz bir günü olarak yaşayacaktır. Maarif Müdürü’nün sözleri üzerine şık bir Avrupa köyü gibi görmeye başladığım Zeyniler’e gelince, dağlar arasında kuş uçmaz, kervan geçmez bir yermiş! Bir seneden beri boş olduğu halde en düşkün muallimler bile oraya gitmeye yanaşmıyorlarmış.
Sayfa 104Kitabı okudu
4.907 öğeden 4.696 ile 4.710 arasındakiler gösteriliyor.