Freud’un Mutluluk Dediğimiz Şey kitabını, ilk lise yıllarımda okumuştum. Tabi o zamanlar ne anlatmak istediğini tam olarak anlayamamıştım sadece psikolojiye merakım vardı o yıllarda. Fakat üniversite yıllarımda tekrar okuduğum zaman Freud’un tam olarak ne anlatmak istediğini anlamıştım çünkü artık benim de alanım psikolojiydi ve pek çok psikolojik terime hakimdim ki bazı terimleri bilmeden bu kitabı anlamak güçtür.
Kitap, Freud’un diğer kitaplarından olan kısa kısa alıntılarının derlenmiş şeklinde karşımıza çıkıyor. Sadece bir cümlenin üzerinde durup uzun uzun düşünüyorsunuz, ne demek istediğini anlamaya çalışıyorsunuz. Mutluluk dediğimiz şey, aslında tek bir şey değil bir çok şeyden oluşuyor. Bunu Freud’un psikanaliz yöntemi
sayesinde anlıyoruz.
Okumak isteyenlere tavsiye ediyorum, muhteşem ve düşündürücü bir kitap. Şimdiden iyi okumalar…
Üniversitedeki bir hocam demişti ki; Dostoyevski okumaya başladığınız zaman artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak; Melankolik bir insan olup çıkacak, hayata bakış açınız değişecek, hiçbir şeyin tadını alamayacak ve yaşamaktan zevk alamayacaksınız artık, bunu göze alıyorsanız okuyun yoksa kaldıramazsınız bu yükü demişti.
Evet kısmen doğru olabilir belki ama ne olursa olsun yaşamaya dair umut her zaman vardır arkadaşlar; elbette okuduğumuz kitaplar bizi çok derinden etkileyecek çünkü kolay değil her hayatın içinde kendimizi bulabilmek, her kahramanı hayal dünyamızda yaşatabilmek fakat ne olursa olsun hayata güzel bakma arzumuzu yitirmemeliyiz.
Sizin düşünceniz nedir? Hocanın dediği cümleye katılıyor musunuz?
Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...
-Nazım Hikmet
Okuduğum zaman müteessir olacağımı biliyordum ve öyle de oldu. Aslında birçok hayatın hikayesini dinliyoruz bu kitapta. Sevgili Talat’ın biricik annesi Saliha Hanımın aşk hikayesini daha sonra Talat ve Fitnat’ın aşk hikayesini…
Şemsettin Sami aşkı (taaşşukı) bizlere ince ince, ilmek ilmek işleyerek göstermiş. Kitabı okurken ben de hülyalara daldım, kendimden parçalar buldum bu kitapta. Aşk, sevda bir pencere başında saatlerce bekleyebilmekmiş meğer, aşk, sevdiğini görebilme umuduymuş, görebilme umuduyla ona benzemekmiş… aşk ne çok şeymiş öyle, ne kadar masum ne kadar utangaç bir şeymiş… aşk, gerçekten kara bir sevdaya tutulup da kavuşamamak, aşkının yolunda kan kusmak, yataklara düşmek, kendi canına kıymakmış…
İyi ki okudum, iyi ki benim hayatıma dokundunuz, bana çok şey kattınız. Sizleri hiç unutmayacağım güzel yürekli insanlar Talat ve Fitnat
Bu gece bir kitabı daha bitirirken gözyaşlarıma hakim olamadım. Kitabın bitmesine cümleler değil, gözyaşlarım son verdi sanki. Bu nasıl bir aşk, bu nasıl bir sevda, bu nasıl kavuşamamak…
#Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat