Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Büşra

232 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Gayet akıcı bir kitap. Okurken ruh halime çok iyi geldiğini düşünüyorum. Atatürk dönemini görmüş ve yaşamış olan Muazzez İlmiye Çığ o zamanları öyle güzel anlatıyor ki böyle bir dönemi görememiş olduğuma üzülüyorum. İster istemez şu anki dönemimizle kıyaslıyorum ve saçma sapan sebeplerle ne kadar bölünmüş olduğumuzu ve bölünmemiz sebebiyle gücümüzü kaybettiğimizi düşünüyorum. Daha önce hiç Atatürk döneminde yaşamış birinin düşüncelerini okumadığımı fark ettim. Büyük eksiklik... O kadar keyifle okudum ki o bölümleri en çok bu bölümlerin etkisinde kaldığımı söylebilirim.
Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı?
Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı?Muazzez İlmiye Çığ · Tuhaf Yayınları · 2023881 okunma
Reklam
239 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Temel psikoloji dersi alanlar, John Bowlby'nin bağlanma teorisiyle şöyle ya da böyle muhtemelen karşılaşmıştır. Bu teoriye göre insanlar bebekliklerinde bakım vereniyle yaşadıkları deneyime göre diğer insanlara karşı üç türlü bağlanma gerçekleştirirler: Kaçıngan bağlanma, kaygılı bağlanma, güvenilir bağlanma. Bu bağlanma türleri sadece anne baba
Bağlanma
BağlanmaAmir Levine · Aganta Kitap · 20182,924 okunma
219 syf.
·
Puan vermedi
·
5 saatte okudu
Netoçka Nezvanova, Dostoyevski'nin sürgüne gitmesi sebebiyle yarım kalmış bir eseri. Sürgünden dönünce de tekrar oturup tamamlamak istememiş. Zaten o kitabı yazan, sürgüne gitmeden önceki Dostoyevski ile sürgünden sonraki Dostoyevski aynı kişi olmadığı için bu yüksek ihtimalle kitaba da yansıyacaktı. Kitabın yarım kaldığını öğrenince
Netoçka Nezvanova
Netoçka NezvanovaFyodor Dostoyevski · İletişim Yayınları · 20162,342 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
59 syf.
·
Puan vermedi
·
31 saatte okudu
"Fakat Müzeyyen bu derin bir tutku" cümlesiyle o kadar çok karşılaştım ki, ne olduğunu merak ediyordum. Kitapla rastlantı üzerine karşılaşınca hemen alıp okudum tabiki. Okurken bir kaç kişiden kitabın çok kötü olduğu, hiç bir şey anlaşılmadığı yorumlarını duydum. Ancak kitabı bitirdiğimde gayet iyi anlamış ve içindeki aktarılan duyguları hissetmiştim. Kötü kitap kategorisine koyamam, etkileyici bir kitaptı da diyemem ama okutuyor kendisini ve bence duyguyu gayet güzel geçiriyor. Ayrıca çok akıcı bir dili var. Ne okuduğunu anlamadan kitabı bitiriveriyorsun hemen. Zaten 50-60 sayfa civarında. Kitap bir adamın ağzından yazılıyor. Ve adamın çok ilginç bir iç dünyası var, şizofreniye yakın bir dünya. Kitap benim hoşuma gitti diyebilirim. Okuyanlara da anlamaları için dikkatlerini vererek okumalarını tavsiye ederim.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201429,1bin okunma
72 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Haruki Murakami'nin eserlerini seviyorum. Bu kitabı da öykü türünde bir eserdi. Yalın ve gizemli bir üslup kullanmış bu hikayesinde. Hemen okuru içine alıyor ve istemli istemsiz okuyucunun odak noktası haline geliyor. Kilitleniyor okuyan esere. Kısaca, çok bir şey vadetmeyen ama zevkli, sürükleyici bir öykü kitabı. Bir oturuşta bitecek cinsten.
Tuhaf Kütüphane
Tuhaf KütüphaneHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20172,837 okunma
Reklam
198 syf.
·
Puan vermedi
·
34 saatte okudu
Karakterimiz ağır ergenlik geçiriyor. Belki de sıradan ergenlik krizleri bilemiyorum. Ama ergenlik krizinin içinde olduğu kesin. Aslında bundan başka da bir şey göremiyorum sanırım kitapta. Okuma listelerinde başlarda yer almasına rağmen okuyanların genelde beğenmediğini gördüğüm bu kitap hakkında ben o kadar da kötü düşünmüyorum. Bence o ergenlik krizi çok güzel anlatılmış. Ve yine bence beğenilmeme sebebi ergenlik krizini küçük görmeleri olabilir. Oysaki ben öyle düşünmüyorum. Bence ergenlik döneminde yaşadığımız bunalımlar ve sonuçları hayatımızı büyük ölçüde etkiliyor. Ergenliğimi en az kitap karakteri kadar yoğun krizle geçirmiş biri olarak ben kitabı gayet beğendim.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159bin okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Baş karakterimizin adı bilinmiyor. Sadece bir harf: C Bay C büyük bir arayış içerisinde, hayatının kadınını arıyor. Kendi tabiriyle gerçek sevgiyi. Tabiki kutsal kabul ettiğimiz gerçek sevgi öyle kolay bulunur bir şey değil. Zaten onu kutsal yapanda bu. Yeryüzünde ancak annemizin koşulsuz şefkatinde buluruz bu gerçek sevgiyi. Bay C ise annesiz
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,6bin okunma
140 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Klasik Rus edebiyatı, okurken kendini belli ediyor bence. Karakterlerin içinde hep bir ruhi bunalım var. Öyle bir bunalım ki okuyanı da sarıyor. Sadece bunalım olsa iyi, büyük bir yoksulluk da mevcut. Yoksulluğun en şiddetli hali... Bu sebeple Rus edebiyatı okurken boğuluyor gibi hissediyorum. Ancak Tolstoy hariç. Onu okurken huzur buluyorum. Kitaptaki karakter materyalist dünya ile ahlaklı yoksulluğun arasına sıkışmış gibi. O sıkışma arasındaki gelgitleri anlatıyor. Ahlak konusunda çok güzel ahkam kesiyor. Ancak kendisi de eleştirdiği kişilerin yanında olabilmek, onlardan onay alabilmek için uğraşıyor. Burada insanın aklına şu soru geliyor: " O çevredekilerce onay alsa ve kabul görse yine de bu ahlak vurgularına kafa yorup, ahkam keser miydi? Yoksa kedi ulaşamadığı ete mi mundar derdi?
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,7bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
"Gizli"den zevk alan bir kesim mevcut. Hiç haz etmem. Gizli bir şey yapmaktan ölesiye nefret ederim. Küçükken sırf bu huyum yüzünden ne kadar kötü şeyler yaparsam yapayım akşam hemen gidip anneme anlatırdım. Bu sayede annemin güveni de hep tamdı. Hıristiyanlardaki günah çıkarma işlemi tam da benim bu duygumla örtüşüyor. Yaptığım şeyleri anlattığımda duyduğum o huzuru duyan birileri ortaya attı belki de bu yöntemi. Bu kitapta da ana konunun gizli bir iş olmasının yukarıdaki açıklamam sonucunda beni ruhsal olarak ne kadar yorduğunu artık daha iyi belirtebilirim sanırım. Rahat battı ifadesi var ya, hah tam da bu kitaba cuk diye oturuyor. Rahatı batan karakterimiz macera arayışı sonucunda gizli bir aşk yaşamaya başlıyor ve işler sarpa sarıyor. O yaşanılan korku, okuyucuya öyle güze hissettirilmişki okurken tırnak etlerimi yememek için direndim. Aslında kitapta tartışılacak çok fazla psikolojik çözümlemeler mevcut bence. Benim asıl tartışmak istediğim konu avukatın eşini geri döndürme çabası. O kadar ince bir düşünce ki kalbimi bırakıyorum, o kadar zekice ki kuşkucu oluyorum, o kadar planlı ki tedirgin oluyorum. Kısacası nahif sadistlik desek yerini bulur mu?
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022102,5bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
~ 19. Yüzyıl: Kadın, gece sokakta yürürken bir erkek tarafından rahatsız ediliyor. 21. Yüzyıl: Kadın, hala gece sokakta yürürken bir erkek tarafından rahatsız ediliyor. ~ Petersburg, Yalnızlık ve Dostoyevski... Hayatımın başka bir döneminde okusam büyük olasılıkla çok karamsar bulup boğularak okuyacağım bir kitap olacaktı. Ancak salgın nedeniyle bu denli yalnızlık çektiğim bir dönemde bu denli yanlızlık dolu bir öyküyü okumak bana aksine iyi geldi diyebilirim. Onların yalnızlığı bana da yoldaş oldu. İki tane pırıl pırıl yalnızlığın dibini görmüş karakterimiz var. Beyefendi biraz daha kendinden kaynaklı bir yalnızlık yaşarken, hanım kızımız yalnızlığa mahkum ediliyor. Okurken çıldırmamak elde değil. Nedir bu kadınların yobaz bilinçten çektiği? Kitapta okurken hadi kurgu bu diye sakinleştirelim kendimizi. Ancak o kadar yaşamdan bir kurgu ki hala aramızda Nastenkalar var. Kızlarını koruduğunu düşünen ebeveynler, kızlarına bu düşünceyle hapis hayatı yaşatan ebeveynler... O kadar çok kadın tanıyorum ki böyle, aile evinin fanus yapısından kurtulmak için kendilerini başka bir erkeğin kollarına gözü kapalı atmakta buluyorlar çareyi. Sakınılan göze çöp batar diyen de atalarımız, böylesine sakındıkları kızlarının sakındıkları şeye koştuğunu görünce ayıplayan da yine atalarımız. Ve atalarının cahilliğini sürdürmeye devam eden düşünemeyen insanlarımız... Ah Nastenkacığım, umarım artık mutlusundur.
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 201973,7bin okunma
Reklam
232 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Dostoyevski'nin Budala eserini okuyup herkesin bu kadar övmesine karşın benim o kadar yükselemem sonucunda Dostoyevski'yi anlamak ve okumak üzerine bir seri yaptım ve bu seriye okumadığım kitapları arasından ilk olarak "Öteki" ile başladım. Bu inceleme diğerlerinden farklı olarak kitabı nasıl yorumladığımı içereceği için şimdiden buraya
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Ezr Yayıncılık · 201921,9bin okunma
246 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Kitabı iki cilt halinde okudum. Yazıldığında büyük olasılıkla tek cilt halinde yazılmıştır. Ancak okurken ikinci cilt ilkinden daha farklı odak noktalarına sahipmiş gibi hissettim. İlk kitapta olay örgüsüne daha ağırlık verilirken ikinci ciltte daha çok uzun uzun felsefe, politika, din gibi konular üzerine konuşmalar hakimdi. Kitapta benim en favorim İppolit'in mektubuydu. Sadece o mektup için bile kitabın okunmaya değer olduğunu düşünüyorum. İppolit'in hikayesini çok derin ve işlenmeye değer buldum ancak kitap bu konuda beklentimi karşılamadı. Üzerine konuştuğumuz eser dünyaca kabul görmüş Dostoyevski'nin eseri olduğu için düşüncelerimi çok da özgürce ifade edemiyorum ancak yere göğe sığdırılamayan yorumlar üzerine kitabı okumaya başlamam sonucu bir miktar da olsa hayal kırıklığı yaşadım. Bunun üzerine bu düşüncemi kendi eksikliğime vererek kendime bir Dostoyevski serisi oluşturdum. Uzun bir süre Dostoyevski okumak ve anlamak çabasında olacağım, bu okuma serisi sonunda gelişmiş olacağımı umuyorum.
Budala - Cilt 2
Budala - Cilt 2Fyodor Dostoyevski · Tuna Yayınları · 2008304 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Kendimi inatla Dostoyevski'yi ve eserlerini anlamaya verdiğim bu dönemde okuduğum beşinci Dostoyevski kitabı. Anlamaya verdim evet ama ne kadar anlayabildiğim meçhul. O yüzden çok da kötü yorum yapmaya cesaret edemiyorum. Baş karakterimiz insan ilişkilerinde çok iyi olmayan kendini evine kapatmış bilim sever birisi olarak kitabın girişinde kendini tanıtıyor. Her Dostoyevski eserinde olduğu gibi bu karakterde de ümitvar olarak seveceğime dair hisler besledim. Genel olarak Rus edebiyatında ( yeteri kadar çok okumamış olsam da) sevebildiğim bir kitap karakterine henüz rastlamadım ve her kitabı bu arayış içerisinde okuyorum. Bu karakterimiz de diğer karakterleri kadar hayal kırıklığı yaratmasa da beklediğim gibi de çıkmadı. Zaten olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki şimdi bu aşamaya nerden geldik gibi bir afallama oluşturuyor. -𝗦𝗽𝗼𝗶𝗹𝗲𝗿 𝘂𝘆𝗮𝗿ı𝘀ı- İnsan ilişkilerinde çok iyi olmayan bu karakterimiz kitabın sonunda bir de dolandırıcılıkla karşı karşıya kalıyor. İçine kapanık bir insanın, bu durum sonucu hayatının geri kalanında davranışsal olarak ne tepki verdiğini de merak etmedim değil. -𝗦𝗽𝗼𝗶𝗹𝗲𝗿 𝘀𝗼𝗻𝘂- "Öteki" kitabının ardından bu kitabı okumanın biraz çıtayı düşürdüğünü söylemeliyim. Beklentinin yüksek tutulmamasını gerektiren ve Dostoyevski'yi anlamak için çıkılan bir basamak olarak görüyorum bu kitabı.
Ev Sahibesi
Ev SahibesiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202210,3bin okunma
432 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
"Acelecilik kahrolası bir yirminci yüzyıl tavrıdır," der kitap ve bunu kitabına da yedirir. Sabırla, acele etmeden, yavaş yavaş, sindire sindire okuyan alabilir ancak kitabın verdiğini. Hafif bir kitap değil kesinlikle. Hatta belki de bir kaç kere okuyunca ne demek istediğini anlayabiliriz. Kitapta chautauqua'dan bahsediliyor. Ne demek bu chautauqua? Teknolojinin gelişmediği dönemlerde eğitimi amaçlayan bir hareket olarak ortaya çıkıyor ve şehirleri, ilçeleri, köyleri gezerek halka eğitim sunuyorlar. Pirsig de kitabında bir çeşit chautauqua yapıyor, hem geziyor hem bize öğretici içerik sunuyor. Motosiklet ile ülke gezisine çıkıyor, kitapta hem bu yolculuğu, yolculukta yaşadıklarını, hem bazı nedenlerden ötürü geçmişte bıraktığı kimliğinde yaşadıklarını, hem de motosiklet bakımını anlatıyor. İç içe çok katmanlı olmasından dolayı okuması ve anlaması zor. Geçmişteki kendisinden bahsederken felsefi düşünceleri, motosiklet bakımından bahsederken tamir sanatını, şimdiden bahsederken ise gezi ve seyahatin dayanılmaz çekiciliğini okuyorsunuz. Ve ister istemez motosiklete karşı içinizde bir ilgi ışığı keşfediyorsunuz. Çünkü kitap yine der ki; motosiklet sürmek, varmak değil yolda olmaktır, yolu hissetmektir. Arabada olmak sahnedeki gösteriyi seyretmekse motosiklet sürmek sahnede olmaktır.
Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı
Zen ve Motosiklet Bakım SanatıRobert M. Pirsig · Ayrıntı Yayınları · 20221,187 okunma
238 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
İhsan Oktay Anar'ın okuduğum ilk kitabı ve bundan sonra diğer kitaplarını da mutlaka okumam gerektiğini düşünüyorum. Çünkü muhteşem bir üslubu var. Kitap ne olduğunu anlamadan okuru içine çekiyor ve yazım üslubu o kadar etkili ki... Okuduğum türk yazarlara kıyasla en iyilerden biri. Hem kurgusu, hem felsefesi beni çok etkiledi, açıkçası daha fazla felsefi anlatım olsun istedim. Ayrıca yazarın hayal gücü de beni çok etkiledi. Kesinlikle harika bir kitap...
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
62 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Muhteşem öğütler barındıran, her yaştan insanın içinden mutlaka kendine göre birşeyler alacağı ve iyi ki okumak için daha fazla geç kalmadım dediğim bir kitap. Okuduğum bir şeyi tekrar okumaktan genelde hoşlanmam ama bu kitabı her yıl tekrar okumam gerektiğini düşünüyorum. Herkesin kütüphanesinde bulunması gerekli bence. O kadar kısa ve o kadar öz ki, içindeki bilgiler birer kapsül hap gibi. Herşeyi olabilecek en özet halinde sunmuş. Benim için bir gezide rehberlik yapması için verilen kitapçık gibi hayatımda rehberlik yapacak öğütleri barından bir kitap. Kitabın sonunda "senden beklediğim beni hayırla anmandır" dileği beni çok etkiledi. Sizi hayırla anacağım Ali Hocam.
Gençlerle Başbaşa
Gençlerle BaşbaşaAli Fuad Başgil · Kubbealtı Neşriyat · 201815,7bin okunma
Reklam
74 syf.
5/10 puan verdi
Gregor Samsa bir sabah bunaltici duslerden uyandigini kendini yataginda dev bir bocege donusmus olarak buldu. Gregor beden olarak bocege donusmustur ama acaba hala orda mi bizi duyuyor mu hissediyor mu, ya da duyup hissetse de bunlarin bir onemi var mi? Ailesi bunu nasil karsilayacak yada Gregor bocege donustugunu farkedince aklina gelen ilk sey ne olabilir? Yazar kitabini ozgur ve dogal yasama olan ozlemin ifadesi olarak yorumluyor. Hizli okunabilen, basit anlasilir, yalin, sade ve sanatsiz bir dili olan kitap zaten inceliginin el verdigi dogrultuda cok cabuk bitirilebiliyor. Kitabin anlatimi bir hayli yalin kalmis. Karakter bocege donusmeyi bekliyor gibi sorgulama, sasirma yok. Aslinda cok guzel felsefik dusunceler katilabilecek bir kurguya sahip roman ama hic birini goredik. Bu yonuyle biraz hayal kirikligi uyandirdi. Ama hic degilse bize felsefi dusunce firtinasi yapacak malzeme veriyor. Kitabin sonu da tatmin etmedi, sanki aceleye gelmis apar topar yazilmis gibiydi. (Bu kitap Kafka'nin icine sinmemis, arkadaslarina yazdigi mektuplardan anlasildigi uzere.)
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022222bin okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
İcinde derin anlamlar yatan buyuklere ozel bir masal kitabi. Bir ciftlikte hayvanlarin isyan edip ciftciyi kovarak bagimsizliklarini ilan etmelerini konu aliyor. Ama tabi su ustunde gorunen konu bu. Yoksa elde ettiklerini dusundukleri bagimsizlik sadece bir sanridan mi ibaret, yoksa asil mucadele simdi mi basliyor? Nasil insanlasilir, insan nedir, nasildir gibi aslinda sosyolojik ve psikolojik sorunlari yorumsal olarak cevaplandirabilmemiz icin farkindalik yaratiyor. Kitap bana insani ve yaptiklarini sorgulatti. Aklin onemini farkettirdi, aklimizi kullanmazsak baskasinin akliyla hayatimizi idame ettirmek zorundaligini ve nasil kandirilip gudulecegimizi gosteriyor ama bende suanda da kandiriliyor muyum , guduluyor muyum sorusunu canlandirdi. Guc, iktidar kavramlarini yeniden sorgulatti. Bilgiye ulasma arzumu kamciladi. 
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,5bin okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitabin dili gayet sade ve akici. Herkesin okuyunca anlayacagi bir kitap. Fazla edebiyat yapmadan dupeduz hikayeyi anlatmis, bu yonu iyi olsada biraz yavan kalmis gibi. Ama gayet guzel, surukleyici, bir cirpida okunacak bir kitap. Konu bakimindan gunumuzdeki bir sorunun insanlarin hayatindaki etkilerini gosteriyor. Bazi yerlerinde yazilan seyler fazla acikli ve agir bunlarin dogru olmasi daha daha agir. İnsanlari dillerine, dinlerine ve irklarina gore ayirip yapilan eziyet anlatilmaya calisilmis. 
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,2bin okunma
77 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Muhtesem bir kisa oyku. Stefan Zweig'in okudugum ilk kitabi ama son olmayacagi kesin. Kitap beni tamamen icine aldi ve zaten cok da ince olan kitabi cok kisa bir surede bitirdim ama etkisi kolay gecmedi. Yazim diline hayran oldum. Hic sevmememe ragmen o anlatis tarzindan dolayi tipki bir yemek gibi, satranc oynamayi arzuladim. Kitapta nazi doneminden duymadigim iskence yonteminden bahsedildi. Psikolojik olarak ilginc fikirler, hisler, ruh halleri betimlemeleri gordum ve Zweig'in bu konuda usta olarak gorulmesine yurekten hak verdim.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236,4bin okunma
495 syf.
6/10 puan verdi
Kitap simgebilimci bir akademisyen ve fransiz ajanin buyuk bir gizemi cozmeye calisma maceralarini konu ediniyor. Çok heyecanli, macerali, gizemli, merak uyandirici bir anlatima sahip.Hic bilmedigim tarikat, inanis, buyuk bilim insanlarinin hayatlarinda bilmedigim ayrintilari kitaptan ogrenmek, buyuk sanat eserlerinden bahsetmesi ve bu eserler hakkinda gercekci bilgiler icermesi beni tatmin eden yonlerden. Yine de bazi kisimlarda yersiz uzun tutuldugu gorusundeyim. Ayrica biraz fazla utopik tesaduflerle kitabin agirligi cocuklastirilmis ve kurgusalligini vurgulamis. Kitaptan beklentilerim daha farkli yonde oldugundan dolayi benim icin hayal kirikligi oldu. 
Da Vinci Şifresi
Da Vinci ŞifresiDan Brown · Altın Kitaplar · 200345,7bin okunma