Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Emine Demirbaş

Bugünün toplumunda giderek artan hayal kırıklığının esas so­rumlusu yükseltilmiş fantaziler değil, bilakis daha yüksek bek­lentilerdir...
Reklam
Kapitalizm çıplak yaşamı mutlaklaştırır. İyi yaşam onun telos'u değildir. Biriktirme ve büyüme zorlaması tam da, mutlak bir ka­yıp olarak görülen ölüme karşıdır. Aristoteles için saf sermaye edinimi, iyi yaşamı değil sadece çıplak yaşamı dert edindiği için alçaktır: "Buna göre bazı insanlar bunu ev idaresinin ödevi ola­rak görür ve devamında kişinin ya elindeki serveti koruması ya da sınırsızca çoğaltması gerektiği görüşünü savunurlar. Bu dü­şüncenin temelinde gayretle yaşama çabası vardır, iyi bir yaşam sürdürme çabası değil."
Çalışma ve çıplak yaşam birbiriyle yakından ilişkilidir. Ölümün negatifliğine verilen tepkilerdir ikisi de. Çıplak yaşamın savunu­ su bugün iyice şiddetlenerek sağlığın mutlaklaştırılması ve fetiş­leştirilmesine dönüşüyor. Modem köle sağlığı bağımsızlığa ve özgürlüğe tercih eder. Nietzsche'nin sağlığın kendi başına bir mutlak değeri temsil ettiği "son insan"ına benzemektedir bu ha­liyle. Bir "büyük tanrıça" mertebesine yükseltilir: "Sağlığa hür­ met edilir. 'Mutluluğu icat ettik' der son insanlar ve göz kırpar­lar."8 Çıplak yaşamın kutsandığı yerde, teoloji terapiye boyun eğecektir. Ya da, terapi teolojikleşir. Çıplak yaşamın performans kataloğunda ölüme yer yoktur. Ama kişi köle kaldığı ve çıplak yaşama dört elle sarıldığı sürece, efendiye tabi kalmaya devam eder: "Oysa, bir hırsız gibi sinsice yaklaşan - ama yine de bir efendi gibi gelen o sırıtan ölümünüzden hem mücadele edenler hem muzafferler eşit derecede nefret eder."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Günümüzde aşk bir haz formülüne dönüştürülerek pozitif l eştiri­liyor. Her şeyden önce hoş duygular uyandırması bekleniyor. O artık bir olay örgüsü, bir anlatı, bir drama değil, herhangi bir so­nuca yol açmayan bir coşku ve uyarım sadece. Yaralanmanın, aniden gelişin veya düşüşün negatifliğinden bağımsız. Aşka düş­mek fazlasıyla negatif sayılıyor. Oysa aşk tam da bu negatiflikten oluşur: "Aşk bir imkan değildir, bizim inisiyatifimize bağlı de­ğildir, bir temeli yoktur, bize aniden gelir ve bizi incitir."8 Her şeyin mümkün olduğu, her şeyin inisiyatif ve projeden ibaret ol­duğu, Becerebilme'nin egemenliğindeki başarı toplumunda ise incinme ve tutku olarak aşka geçit yoktur.
BAŞARI TOPLUMU yasaklar getiren ve -meli /-malı 'yı uygulayan disiplin toplumunun aksine, becerebilmek anlamına gelen -ebi­ lir /-abilir yardımcı fi ilinin egemenliği altındadır. Üretkenliğin belirli bir anından itibaren, -meli/-malı hızla sınırına dayanmış­ tır. Üretkenliğin artırılması için -ebilir /-abilir ile ikame edilmiş­ tir. Motivasyon, inisiyatif ve proje çağrısı, sömürü açısından kır­ bağaçlardan ve emirlerden çok daha verimlidir. Kendi kendinin gi­rişimcisi olan performans öznesi, emir veren ve sömüren bir baş­ kasına tabi olmadığı ölçüde özgürdür ama gerçekten özgür de­ğildir, çünkü artık kendi iradesiyle kendi kendini sömürmektedir. Sömüren sömürülendir. Kişi aynı anda hem faildir hem kurban. Kendi kendini sömürü başkasının sömürüsünden çok daha ve­rimlidir, çünkü bir özgürlük duygusu eşliğinde iş görür. Bu saye­ de, tahakkümsüz sömürü mümkün olur.
Reklam
Başkayı başkalığı içinde tanıma ve bu başkalığı teslim etme becerisi yoktur. Sadece kendini bir şe­kilde yeniden tanıyabildiği yerlerde anlam vardır. Her yerde ken­ di gölgesinin peşinde bata çıka ilerler ve nihayetinde boğulur.
Depresyon narsisist bir hastalıktır. Depresyona yol açan şey, aşın abartılı, hastalıklı bir şekilde çarpıtılmış bir "kendini ref e rans al­ ma"dır. Narsisist-depresif özne kendinden bitap düşmüş, yıpran­ mıştır. Dünyasız kalmış, Başka tarafından terk edilmiştir. Eros ve depresyon birbirlerinin karşıtıdır
Yalnızca düşünme ve hissetmeyi değil, edimde bulunmayı da in­sanın kişilik yapısı belirler.
Günümüzdeki kültürel ve siyasal bunalım, aşırı ölçüde bir bi­ reyselliğin var olduğu olgusunun değil, bireysellik sandığımız şeyin boş bir kabuk haline gelmesinin sonucudur. Özgürlüğün zaferi, yalnız ve yalnız demokrasinin, yeni bir toplum geliştirmesiyle mümkündür: bu toplumda, kültürün amacı ve ereği, bireyin oluşması, gelişmesi ve mutluluğu olmalıdır: bu toplumda yaşamdaki başarıyı ya da herhangi bir şeyi haklı çıkarmak için nedenlere gereksinim olmamalıdır: birey ister devlet olsun ister ekonomik çark, kendisi dışında hiçbir güç ya da yetke tarafından saptırılmamak, kullanılmamalı, bunlara boyun eğmek durumunda bırakılmamalıdır;
Bu kitapta, özgürlüğün çağdaş insan için iki yönlü anlam taşıdığı, insanın, geleneksel yetkelerden kurtulup özgürleşerek bir “birey” ha­ line geldiği, ama aynı zamanda, soyutlanmış, güçsüz, kendisinin dışındaki amaçların bir aracı, kendisine ve başkalarına yabancılaşmış duruma geldiği, üstelik bu durumun kendi benliğini hiçe saydığı, onu zayıflattığı ve ürküttüğü, bireyi, yeni türden bağlılıklara boyun eğ­ meye hazır hale getirdiği savunulmaktadır. Öte yanda olumlu özgür­ lük. bireyin gizilgüçlerinin tam olarak gerçekleştirilmesi ve bunun yanı sıra etkin ve kendiliğinden yaşama yetisinin yaşama geçiril­ mesiyle özdeştir.
Reklam
Her ne kadar iktidarın asıl zevkini "liderler" çıkarsa da, kitleler de sadistçe doyumdan yoksun bırakılmamışlardır. Almanya’daki, ve daha sonra zayıf ya da kokuşmakta olan diye tanımlanan uluslardaki siyasal ve aksal azınlıklar, kitleleri besleyen sadizmin nesnesi oldular. Hitler ile bürokrasisi, Alman kitleleri üzerindeki yetke ve güçlerinin tadını çıkarırken, bu kitlelere de başka uluslar üzerinde yetke sahibi olma ve dünyaya egemen olma tutkusuyla gi- lülünmeleri öğretildi.
Kimi zaman, yönetilmenin, kitlelerin arzu ettiği şeyin ta kendisi olduğu vurgulanılarak, bu arzu daha az saygısız biçimlerde dile getirilmektedir.
Nüfusun büyük çoğunluğu, genel olarak tekelci kapitalizmin tipik sonucu olarak kabul edilen bi­reysel önemsizlik ve güçsüzlük duygusunun altında eziliyordu.
Çağdaş toplumda bireyin robotlaşması, ortalama bireyin çare­sizliğini ve güvensizliğini artırmıştır.
En kapalı kültürlerde bile insanlar kendilerini özgür ve evrensele açık olduklarına inanırlar...
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.