"Genç kadının kafesli penceresinden gördüğü Beykoz Çayırı hem çağırır, hem de korkular, kaygılar uyandırır."
1910 tarihli, inceliklerle örülü 'Siyah Gözler,' dul ve yalnız bir genç kadının yaşadığı "yasaklar" Boğaziçisi'ni betimler. Ne Firdevs Hanım'ın aldırışsız, pervasız hayatı, ne Suat'ın "beyaz" bir aşkla sevilişi... Cemil Süleyman'ın genç kadını yapayalnızdır.
Akıcı ve sade bir dili vardı. Çok kolay okunan ve derin hisler barındıran bir eser. Genç ve dul bir kadının, Firdevs'in kendisinden yaşça küçük aşığı Suat'a olan derin ve saplantılı aşkını konu ediniyor. Bu hastalık derecesine ulaşan saplantılı aşk ise ikisinin sonunu getirecek en büyük faktör olur. Döneminin kalıplarına sığamayan, derin düşünceler ve incelikli hislerle donatılmış bu pek de bilinmeyen eser bence edebiyatımızın nadide örneklerinden biri. Severek okudum, umarım sizler de severek okursunuz.