Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aralık

İnsanlar ne diye böyle yapıyorlardı? Niçin bir bölümü iyi, bir bölümü kötüydü? Neden kimi insan mutlu, kimisi mutsuzdu? Bazı insanlardan herkes korkarken, bazılarından niçin kimse korkmuyordu?..
Reklam
Yalnız yolculuk yapan insan, gerçekleşmemiş düşlerini, geçip giden yıllarını, deli gönlün eski taşkınlıklarını anımsayıp neler neler yapmazdı ki?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Paranın sözünün geçtiği, tatlı sözün değerini yitirdiği yerde güzelliğin anlamı kalmaz.
Belki onun tek üstünlüğü başkalarının gözünde küçük düşmekten korkmaması, başkalarının ne diyeceğine aldırmamalıydı. Kendisi de bilirdi ki, bu bakımdan çok seyrek rastlanan mutlu insanlardan biriydi.
Reklam
"Istanbul da çok eskiydi eski olmasına ama orada tarihe, haddinden fazla kalmış, artık pek istenmeyen bir misafir muamelesi yapılıyordu. Oysa burada, Oxford'da, tarih belli ki onur konuğuydu." Three daughters of Eve
…Çünkü bunalan insanların, yalan bile olsa bir umuda sığınma ihtiyaçları, gerçeği söyleyenlerden nefret etmesine yol açıyor.
Çünkü istediği sonucu almış, kendi düşmanını ortak düşman haline dönüştürmüştü.
Sen her zamanki gibi haklıydın, doğruları cesaretle savunmak, ileride daha az zarar görmek için başvurulması gereken en önemli yoldu,…
Savaşı kimin başlattığı, kimin haklı olduğu gibi mantık yürütmeler, boğucu hale gelen korku ve nefret ikilisi karşısında bütün anlamını yitirmişti. Herkes intikam istiyordu. Korku nefreti, nefret korkuyu besliyordu
Reklam
Bir yerde kötülük varsa, oradaki herkes biraz suçludur.
Hayattan öğrendiğim bir şey var. Her yerde kötülük çok kuvvetli ve zor yeniliyor. İyilik daha zayıf kalıyor.
Sonuçta, herkes ne yapıyorsa ben de onu yaptım. Evet, pek düşünmedim üstünde, ortama uyup gittim. Bu pek de övünülecek bir şey değil ama ne yapabilirdim ki!
“O” bir gün çıkıp gelene kadar, “en iyi korunan sır” dediğimiz yeryüzü cennetinde huzur içinde yaşayıp gidiyorduk.- Evet, Zülfü Livaneli Son Ada”ya başladım ve ilk cümlesini sevdim.
İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimam ama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması. İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu…İ çimizde şeytan yok.
77 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.