Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ebrar selvi

152 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
Kitap hastalıklı, paranoyak, kıskanç, toksik bir erkeğin ağzından yazıldığı için okurken sinirlenebilir ve antikahramana nefret kusabilirsiniz. Buna rağmen bile kolay okunan bir kitap olduğunu söylemem gerek. Başkarakter bir ressam, kendini herkesten üstün görüyor ve insanlarla iletişim kurmayı bilmiyor ve hatta istemiyor diyebiliriz. kimsenin onun gibi bakmadığını düşünürken bir sergisinde tanımadığı bir kadının onun gibi düşünerek resmine baktığını hissediyor. Bu hislerinde yalnız değil, kadın da ressamla aynı şekilde hissettiğini düşünüyor ve ona yakın hissediyor. Maria böyle hissederken ressamın aşırı takıntılı, aniden parlayan ve hemen sonrasında pişman olup abartılı özürler dileyen, pasif agresif, kendi kafasında kurduğu varsayımlardan yola çıkarak kıskançlık yapan bir erkek olduğunun farkında değil. Burada maalesef toksik ve tehlikeli olduğu her halinden belli olan bir karakter var ve ilişkiyi her baltalayışından sonra intihar etmekle tehdit ettiği partnerini ilişkiye geri çekmeyi başarıyor. Evet okuması zor çünkü dışarıdan bakan gözle adamın ne kadar tehlikeli olduğunu fark ediyoruz ama herkesin okuması gereken bir kitap. Eğer ilişkide olduğunuz erkek ya da kadın başkarakter gibi durumlar sergiliyorsa lütfen dikkat!!!! Sonunuz maalesef Maria gibi olabilir. Sizi kendi canına kıymakla tehdit eden ya da kıskançlıklarını varsayımları üzerinden yapıp sizi suçlayan yaralayan insanların gerçek yüzünü görün. Sevgi aşk birbirini yıpratmak değildir. Aşk yıpratan bir duygu olmamalıdır.
Tünel
TünelErnesto Sabato · Ayrıntı Yayınları · 2000842 okunma
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Yazarın gerçek ismi Şuci Tsuşima. 4 kere intihar etmeyi denemiş ve sonuncusunda başarılı olmuş biri ve Osamu Dazai adıyla yazdığı bu kitap ‘ben roman’ türü olarak yazılmış bir kitap. Yani aslında yazarımız kendi hayatını kugulayarak aktarmış bize. (jack london- martin eden'ı düşünebiliriz). Dolayısıyla başkarakterimiz Yozo ve Osamu’nun bir çok otak noktası var. Yozo çocukluktan itibaren hem insanları hem de duygularını kavrayamayan biri. Hatta kendisi acıktığının bile farkına varmadığını insanların acıktığı durumları gözlemleyip o zaman yemek yediğini ifade ediyor bir yerde. Bundan da anlayabileceğimiz gibi gözlemleyerek kendi kendine farkına varmadığı ya da ona saçma gelen şeyleri topluma göstermemek için taklit eden bir karakter. Bu ‘sahtekarlık’ ortaya çıkmasın diye de sürekli maskelemeye çalışıyor, ya soytarılık yaparak ya da alkol, morfinle kafasını rahatlatarak. Bu toplumu anlayamama, bir parçası olamama onu ‘öteki insan’ durumuna sokuyor. Kesinlikle farklı ve depresif bir karakter olan Osamu Dazai’nin bir kitabı nasıl farklı ve depresif olmasın.
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202333,1bin okunma
227 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yağmur Beklerken, kısaca 1929 yılında ekonomik buhran zamanı kurulan Serbest Cumhuriyet Partisi'nin halk tarafından nasıl karşılandığını anlatıyor. Kitapta halkın çok partili siyasete kesinlikle hazır olmadığını Kurtuluş Savaşı'nda omuz omuza çarpışan arkadaşların bile birbirlerine düşman kesildiğini görüyoruz. Bu durum şu şekilde anlatılıyor, her iki partinin de önde gelen isimleri sonuç ne olursa olsun ileriki süreçte aynı hayatlarına devam edecektir. Peki ya bunu hayat memat meselesi olarak gören halk? Olayların arka perdesindeki kuraklık da siyasetin üstte bahsettiğimden daha farklı bir yansımasını gösteriyor, beni en çok etkileyen kısım da bu oldu. Yağmur olmadığı için ürünlerini hasat edemeyen halk yani yiyecek ekmek bulmada sıkıntı yaşayan halk, yeni parti kurulmasından etkilenecek kadar refaha sahip olmayan halk var. Peki siyaset hakkında düşünecek kadar refaha sahip olmayan insanların hakkı ne olacak? Bu konu hakkındaki güzel bir alıntı şöyle: "Halkın, anlatmaya çalıştığım ve anladığından emin olduğum o bilmediği bekleyişleri, idrak edemediği ihtiyaçları, bulamadıkları için kavuk ve hatta kısır oldukları ihtiyaçları temine kimler medar olacak?" Okumak, meslek sahibi olmak sadece o mesleği icra etmek için değil aynı zamanda bulunacağın zorlu koşullarda dili olmayan sesi çıkmayanların da hakkını savunmanı gerektirir. Çok beğendiğim ve altını çizerek işaretleyerek okuduğum bu kitabı günümüz seçimine yaklaşırken de okuduğum için memnunum. Öneriyorum efendim...
Yağmur Beklerken
Yağmur BeklerkenTarık Buğra · İletişim Yayınları · 2020912 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
102 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
Kitabı okumayanlar için bu inceleme spoiler içerebilir. Kitap inci avlayarak para kazanan meksikalı bir ailenin büyük bir inci bulduktan sonra başına gelen talihsizlikleri anlatıyor. John Steinbeck'in diğer kitaplarında da olduğu gibi bu kitapta da ezilmiş ve dışlanmış, hor görülen bir kesimin yaşadıkları anlatılıyor aslında. Bulunan bu büyük inci ailenin başka insanlar tarafından kıskanılmasına, fırsatçıların başlarına üşüşmesine yol açarak aileyi felakete sürüklüyor. Anne Juana incinin felaket getirdiğini uğursuz olduğunu ve yok edilmesi gerektiğini düşünse de baba Kino hayallerini gerçekleştirmesi inciyi şart olarak görüyor. Kino'nun istediği en güzel şey bana göre oğlunu incinin getireceği para sayesinde okutmak ve bu sayede kendi ırkının ezildiği bu lanet sistemden çıkarmak. Kitaptan sadece zamansız gelen paranın şanssızlık doğuracağı sonucunu çıkarmak çok büyük haksızlık olur ona. Bu kitapta ırkçılığa uğrayan kesimin eline fırsat geçse bile (yüksek miktarda para gibi) sistemin o veya bu şekilde onun bu işten sıyrılmasını engelleyeceği fikri var bence.
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,4bin okunma
328 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Vadideki Zambak Balzac'ın kendi deyimiyle en iyi romanı. Romanda bir aşk hikayesi var ve baş karakter çocukluk travmaları olan ve ailesinden özellikle de annesinden saygı görmemiş Felix. Felix kendinden yaşça büyük 2 çocuk annesi evli bir kadına aşık oluyor. Henriet'in en öne çıkan özellikleri kendini çocuklarına adamış dindar bir kadın
Vadideki Zambak
Vadideki ZambakHonore de Balzac · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202242,2bin okunma
Reklam
216 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
Öncelikle yazıldığı dönemde kadınların çalışması bile pek yaygın bir düşünce olmadığı için oldukça cesur bulduğum bir kitap. Kurguda en çok dikkatimi çeken şey ise annelik kavramının kadınlar dünyasında ne kadar farklı olduğuydu. Ülkenin bu kadar muazzam olmasındaki asıl neden de aslında bu.(Şunu göz önünde bulunduralım ki bu ülkede annelik kavramı erkek olmadığı için ebeveynlikle aslında eş anlamlı.) Buradaki kadınlar çocukların gelecek olduğunun o kadar bilincindeki her şeyi onlar daha mutlu, özgür, bilinçli, eğitimli olsunlar diye dizayn ediyorlar. Kullandıkları dili bile çocuklar daha kolay anlasın diye geliştirmiş bir topluluk. Tek fark bu da değil. Annelik bireysel değil yani doğan çocuk herkesin sorumluluğu altında. İnanılmaz bir dayanışma ve yardımlaşma söz konusu olan toplumda bunlara bağlı olarak insanlar yalnız olmadıkları kadar bağımsızlar da. Bütün bu olaylar 3 farklı karakterdeki erkeğin bakış açıları belirtilerek anlatılıyor. Ve son olarak eminim çok fazla Terry vardır kitabı okuyup saçma bulan:)
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812bin okunma
308 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kopyalanmış Adam okuduğum 4. Saramago kitabı oldu. Açıkcası kitaptan beklentim yazarın okuduğum diğer kitaplarından kaynaklı daha yüksekti. Uygulamadaki yorumlarda çok iyi bir kitap harikaydı yorumlarını biraz abartı buldum. Evet kendini okutturan akıcı bir kitap. Tam olarak bir sonraki sayfayı olmasa da bir sonraki bölümü okumak için heyecanlandığım bir kitap oldu. Kitabın filmi de varmış ve eminim ki filmi beyin yakan filmler kategorisinde değildir. Bunun da yanında derin şeyler düşündüren, gizli mesajlar veren, bir şeyler düşündürmeye iten kitaplardan da değildi. Kitabın ilk yarısında kurgu çok özgün geldi, kendimin tıpa tıp aynısı tesadüfen bir filmde görsem nasıl dumura uğrayacağımı düşündüm. Ama sonlarında meydana gelen olaylar hevesimi kırdı, olaylar hiç beklemediğim yerlere saptı. Kitabın baş karakteri olan Tertuliano Maximo Afanso'nun düşünce akışının bire bir yazılması, sağduyusu ile yaptığı konuşmalar keyifli okuma sağladı ama dediğim gibi belki de beklentileri çok yüksek tutmamak gerekir.
Kopyalanmış Adam
Kopyalanmış AdamJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20142,865 okunma
456 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
Homo Deus aslında hepimizin aklını kurcalayan sorulara tarihin ilerleyişini göz önüne alarak cevap bulmaya çalışıyor. Tabii ki de yazarın da dediği gibi önümüzdeki yıllarda dünyanın nasıl bir yer olacağını kesin olarak bilemeyiz ama odaklandığımız tek bir kavramdan geleceği yorumlamak yerine daha geniş bir yelpaze edinip ve birkaç senaryo oluşturabiliriz. İlerleyen yüzyıllarda şu an bulunduğumuz zamandan çok daha farklı olan bir dünya bizi bekliyor olabilir. Eğer seçeneklerin neler olduğunu merak ediyorsanız ve nasıl değişime ilerlediğimizi fark etmek istiyorsanız kitabı kesinlikle okumalısınız.
Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi
Homo Deus: Yarının Kısa Bir TarihiYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 201712,1bin okunma
140 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Hasan Ali Toptaş'ı kafkaesk kavramını araştırırken görmüştüm. Kavramı daha iyi anlayabilmek için Kafka dışında bir yazarın daha çok yardımcı olacağını düşünmüştüm. Çok doğru düşünmüşüm. Kitabın içinde 16 tane öykü var. Her biri ayrı etkiledi beni. Bazılarını bitirdiğimde tebessüm ettim ama çoğunda boşluğa bakıp sindirmek ve anlamak için zaman tanıdım kendime. Postmodern edebiyatı her öyküde hissettim. Zaman ve yer kavramı ile çok iyi oynamış yazar. Neredeyse her öyküden sonra allak bullak oldum. Kitapta sevmediğim öykü olmasa bile en sevdiklerim, Zaman Kimi Zaman, Av ve Dünya Bir Gülnida oldu.
Ölü Zaman Gezginleri
Ölü Zaman GezginleriHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20193,204 okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Çok çocuklu ve fakir bir ailenenin şeytan ve rengi bozuk çocuğu. Yaptığı yaramazlıklar yüzünden sürekli feci dayak yiyen gerçekte 5, yalancıktan 6 yaşında olan küçük bir çocuk. Aslında ona şefkat gösteren insanların yanında tam bir melek. Okuduğum kitaplara çok bağlandığım için kitap sonunda ağlamam şaşırtıcı değil. Ama zeze farklı ağlattı beni. Kalbim hala buruk çünkü gerçekte de hayatı bu kadar erken tecrübe etmiş ve hayalleri ölmüş birçok çocuk olduğunu biliyorum. Keşke her sevgisiz büyüyen çocuğun bir Portuga'sı olsa ve hep orada kalsa. O zaman hiçbir çocuk hayallerini öldürmek zorunda kalmazdı.
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229,3bin okunma
Reklam
208 syf.
·
Puan vermedi
·
7 saatte okudu
İnsanlar her şeyden önce mutlu olmalıdır. Peki düşünen insan mutlu olabilir mi? Bir şeyleri yorumlamak kaygan zemindir ve bu yol melankoliye çıkar. O halde insanları düşünmeye teşvik eden kitaplar yasaklanmalı ve onun yerine peşin sıra izleyiciye düşünmek için fırsat bile vermeden bağıra bağıra konuşan televizyonlar yerleştirilmelidir. Peki böyle bir dünyada insanlar gerçekten mutlu olabilir mi? Merhamet, empati,sorgulama gibi insanı insan yapan şeylerden arındırılan bir dünyada hayat nasıl olur? Distopya edebiyatı yazıldığı dönemde her ne kadar kurgu olsa bile günümüzde maalesef gerçekler. Ne kadar okuyoruz, okuduğumuzu ne kadar anlıyoruz ve düşünüyoruz? İnsanlarla konuştuğumuz konular bizi düşünmeye, sorgulamaya itiyor mu? İzlediğimiz, vaktimizin çoğunu alan aktivitelerin yüzde kaçında beynimizi gerçekten kullanıyoruz? Televizyon izlerken yer yer manipüle edildiğimizi anlayabiliyor muyuz? Evet çok soru sordum çünkü bu kitap bana kendimi çok sorgulattı. Düşünmenin, öğrenmenin ve en önemlisi bunlardan gelen mutluluğun bulaşıcı olması dileğiyle...
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289bin okunma
324 syf.
·
Puan vermedi
·
75 günde okudu
Aslında kitabın en sonunda her zamanki gibi ismi bilinmeyen bir şahsın umursamaz tavırla, "İsabet olmuş, köpek ulumasından hiç hoşlanmam." demesi hem başkentin insanlarının hem de gerçek hayatta bizlerin ne kadar umursamaz olduğu gerçeğini yüzüme çarptı. Halkın boş oy kullanma nedenini kendinde aramayıp suçu sözde gizli örgütlere yükleyen ve bunun için kaç can aldığına umursamadan bombalar patlatan, insanların evlerini talan eden ve keskin nişancılar tutan bir hükümet karşısında görevini onuruyla yapmaya çalışan bir komiser. Evet Saramago'nun kitabındaki başkentin ve kitaptaki kahramanların adını bilmiyoruz ama şu açık ki onlar sen, ben başkent ise içinde bulunduğumuz dünya.
Görmek
GörmekJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınları · 202217,8bin okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
·
22 saatte okudu
Ataerkil bir toplumda özgür olmak isteyen bir kadın. Aslında en büyük suçu bu. Kitapta en çok dikkatimi çeken ve beni üzen yerlerden biri de şu kısım: "Kadın, ölmeden önce yaşamlarımızın en ince ayrıntısına kadar planlandığını söylemişti: doğmak, okula gitmek, koca bulmak için üniversiteye devam etmek, dünyanın en fena adamıyla olsa bile sırf kimsenin bize istemediğine dair söylentiler çıkmasın diye evlenmek ve çocuk sahibi olmak, yaşlanmak, son demlerde kaldırıma bir sandalye koyup gelen geçeni seyretmek, hayatta her şeyi biliyormuş gibi davramak ama yüreğinin, "Başka bir şey yapmayı deneyebilirdin," diyen sesini bir türlü susturamamak." 1900`larda geçen bu konuşma parçası günümüzde hala geçerli olduğundandır üzüntüm.
Casus
Casus
Paulo Coelho
Paulo Coelho
Casus
CasusPaulo Coelho · Can Yayınları · 20165,8bin okunma