Aşkı, şiiri ve kavgayı hep çok sevdi. Bağımsızlık ona, o bağımsızlığa tutkundu.
Daima güler yüzlü, soğukkanlı, sabırlı, şefkatli, görüşleri net ve geniş, kafası aydınlıktı.
Hacet yok hatırlamasına seni hatıraların
Bir dakika bile çıkmıyorsun aklımızdan koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir mum gibi aydınlık gülüşün hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların sen bize kalbimiz kadar elimiz kadar yakınsın
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
Ne giden gidiyor gerçekten nede kalan eskisi gibi oluyor. Her bitiş yeni bir başlangıç süresini beraberinde getiriyor. Bitişlerden değişip yenileniyor insanlar.
Giden daima suçlu değildir. temiz anıları kirletmemek için gider bazen hatta kötü diye anılacak anılar biriktirmemek için gitmeli Aşkın terk ettiği biri. Gidiyorum...
Büyümek bizim evde bedenen yapılan bir faaliyet değildi. "Önce zihin büyüsün ve ardından hayaller, beden sadece insan kılıfıdır ve çapının nasıl göründüğünün bir önemi de yoktur," inanışıyla büyütüldüm.
Aşk pusulasını daima kendinde tutmayı Başaran ama benim yönümü değiştirenimdir. "onursuzunum Ben senin, Daha nen olayım," dediği gün yeni bir Rota çizdi bana.
Bir ateş yandı mı sabaha kadar konuşurum. Altını çizdiğim kitaplardan, kimsede olmayan plaklardan, şiire varmayan mısralardan söz ederim. Bildiğim şeyler muhteliftir. Mesela yalnızım diyecek kimse bulamamış yalnızlardan, adı sanı duyulmamış yazarlardan,
Kahrından ölen müzisyenlerden anlarım.