Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Mehmet Akif Ersoy
Okur-yazar-araştıran-yol gösteren-seyyah
Gözlerinde tevahhur olduğum anda
Sesinde meczup oldum
Kelimelerim kayboldu lügatımda
Sana dair hangi kelime yazılsa kağıda
Yanıyor mürekkebim dilimin ucunda
Ahengine beni de kat nolur
buluşalım mı efsunlu bir gecede?
Aslında aşk; anlatılabilen değildir, anlatılamayanın etra- fında dolaşmak da değildir. Aşk, olmaktır, pişmektir, yanmak- tır. Tıpkı "Aşk nedir?" diye soran kimseye Hz. Mevlana'nın; "Ben ol da gör." dediği gibi.
Sustum yine içime attım
Yutkunurum sandım
Ama geçmedi boğazımdan
Baktım yine gözümü kapattım
Görmem sandım
Ama gitmedi gözümün ferinden
Düştüm yine yerde kaldım
Kalkarım sandım
Ama olmadı tutan ellerimden
Duydun mu içime attıklarımı
Gördün mü içime gizlediklerimi
Tuttun mu ellerim kanarken beni
Hasret bekler gözlerim ilham-a
Gel gör tut beni ey âşk-ı mümtenî...
Bekliyorum
Uzun bir süreden beri
Üzülüyorum
Sustuğun o andan beri
Anlıyorum
Olmayacağını o günden beri
Savruluyorum
Bu derya denizde boğuluyorum
Yeniden yüzeye çıkıyorum
Bir düzeyde, bir kara parçasına
Sanırım artık seni maziye gömüyorum
Üstüne biraz da toprak
Yürüyorum yoluma
Olmamış gibi devam ediyorum…
İki kıtanın birleştiği
O özel konum
İşte oradayım
Uğrunda nelerden vazgeçilen
İstanbul,işte sendeyim
Memlekete bakayım şu köşeden
Birazda Karacaahmet ten maneviyat depolayayım
Daha fazla vakit geçirmek
havanı solumak için
Biraz da kaybolayım bu lahzede
Senden hiç gitmeyi istemediğimden
Daralıyorum bu ıssız şehirde
savrularak Takatim azalıyor
Korkuyorum anlasana
Kayboluyorum gün geçtikçe
Bulunmak istiyorum
uzaklardan yakınlara
Gelmek istiyorum
Artık bende konmak istiyorum
Aynı havayı solumak
Aynı gökyüzünü seyretmek
Sen ve ben olmaktan
Biz olmaya meyletmek istiyorum
Anla beni sana doğru varmak istiyorum,
Efsunlu gece
Değildir hâl-i âlem ber-karâr hiç gam yeme ey dil
Bu bâzâra gelen geh sûd eder gâhî ziyân eyler
Hâşimî
Ey gönül, hiç üzülme; dünya oldum olası hep kararsızlık üzeredir.
Bu pazara gelenler, bazen kâr eder, bazen zarar.
Bu viran belde de üşüyorum
Ama perdesi iniyor gözlerimin işrak’ına
Halsizlik ki ne halsizlik
Ne yapsam geçmiyor ki
bu ne çaresizlik
Bilfiil kaplıyor vücudumu
Ateşim de irtifada
Gurbetim bu diyarda
kimsesizim
Naçarım
ne gelir ki elden
Edebiyat okursan, inceliğin, nezaketin ve letafetin artar.
Tarih okursan, olaylardan ders çıkarman ve ibret alman artar.
Kur'an-ı Kerim okursan, inceliğin, nezaketin, olaylardan/yaşanılanlardan ders çıkarman ve ibret alman, ecrin, mükafaatın ve ödülün artar.