Sırça Fanus - Sylvia Plath
Kitap klasik bir psikolojik roman havası taşısa da derinlerine indiğinizde öyle olmadığını fark ediyorsunuz.
Kitabın en önemli özelliklerinden birisi otobiyografik bir kitap olması. Kendisi de depresyon, melankoli gibi hastalıkların pençesinde yaşayan Sylvia Plath, bu romanda kendisini anlatmış. Zaten kitabın bu kadar etkileyici olmasının bir nedeni de bence gerçek olması. Bunları yaşamayan insan anlatamaz diye düşünüyorum. Bunun örneklerini de okudum ama o başka postun konusu.
Kitabın bir diğer önemli özelliği de bana göre, kadının üzerine yıkılan sorumlulukların, "olması gerektiği " kalıpların kadınları nasıl strese, yetersizliğe ve hatta depresyona sürüklediği.
Çok can alıcı yerler var kitapta. Esther yani esas kızımızın üniversiteye giderse insanların evlilik, çocuk, eş gibi kavramlardan toplumun kendinden beklentisini karşılayamayacağını düşünerek kendisini tekrar Fanus dediği yerde bulacağından korkması. Bu gibi eleştiriler ile Kitabın feminist alt yapısı göze batmadan çok sağlam verilmiş bence.
Kitap Esther'in kendini tanıma süreci ile başlayıp, tedavi gördüğü hastanede yaşadıklarını anlatıyor . Elektro şoklar, depresyonun hastalık bile görülmediği dönemlerde yapılan barbarca tedaviler. Gerçi günümüzde de insanlar bunu şımarıklık olarak görüp, anlamak istemiyor ya neyse.
Sylvia Plath ile ilgili bilmeniz gereken bir bilgi de ne yazık ki yazarın hayatına kendisinin son verdiğidir. Yani ruh halini anlarsanız daha verimli ve incelikle okuyacağınızı düşünüyorum.
Psikolojik kitap seviyorsanız, ben bunu kaldırırım diyorsanız mutlaka ve mutlaka önerimdir.