Elif Uçar

Tüyü sarı alnı sakar. Daim gider Hakk’a bakar. Silkinse dünyayı yıkar. Dünya onun üstündedir
Reklam
Utanma, perdeyi kaldır yüzünden. Ben garibi çıkarttın mı gözünden. Sen meyil verdin de döndün sözünden. Yalancıda iman kalmaz düz gider
Sabahdan bizim pınara İki gelin bir kız geldi. Üçünün de donu yeşil. Sanasın göle kaz geldi

Reader Follow Recommendations

See All
Evvelden ezeliden kaldı kara bağlama Aşk ateşine ciğerimi dağlama. Yakup’tan kalan gülüp ağlama. Züleyha Yusuf’a ne güzel uydu
Yahudiler çağrılıyor Musa’ ya. Din verildi Musa’daki asaya. İncil İsa’ya,Tevrat Musa’ya. Kuran Muhammed’e ne güzel uydu
Reklam
Düğünde bayramda çok ölü şerbet. Mümine verildi farz ile sünnet. Kafire cehennem mümine cennet. Kafire kör şeytan ne güzel uydu
Ağca kuğum aylak kuğum. Dal boynunu eğdin bugün. Ben engelden sakınırdım. Sen engele uydun bugün
Elif Uçar
@ElfUcr·Is currently reading
%32 (150/456)
“Keder gülmekten iyidir çünkü yüz mahzunlaşınca yürek bilgeleşir.”
Sayfa 50 - (Tevrat, Vaiz, 7: 3)Kitabı okuyor
Bir tür kelime olan isim, sözlü kültürde adlandırılan nesneye güç katar. Tevrat'ın Yaradılış bölümünde (2: 20) Adem'in hay­vanlara teker teker ad vermesi, tuhaf ve eski sanılan bu inancın yabana atılamayacağını kanıtlar. Aslında böyle bir inanç, yazı ve matbaanın parsellediği akla göründüğü kadar tuhaf değildir. Her şeyden önce isim, insana isimlendirdiği nesne üzerinde bir sahip­lik duygusu verir; engin bir isim hazinesi edinmeden kimse kim­ya okuyamaz veya kimya mühendisi olmaya kalkamaz. Bu gerçek, diğer tüm zihinsel bilgiler için geçerlidir.
Reklam
Sesi durdurup sese hakim olmak mümkün değildir. Film pro­jektörünü durdurup istediğim görüntüyü ekranda dondurabilirim. Oysa sesin akışını durdurursam, sessizlikten başka bir şey kal­maz. Bütün duyular zaman içinde yer alsa da durdurulmaya, sa­bitleştirilmeye işitme kadar meydan okuyan ikinci bir duyu yok­tur. Görme duyusu hareketi olduğu kadar hareketsizliği de kayde­der. Hatta hareketsizliği daha iyi kaydeder, çünkü bir görüntüyü yakından incelemek için yavaşlamış olmasını yeğleriz. Bir hare­ketin aşamalarını görüp anlamak için, onu bir dizi dural fotoğrafa böleriz. Ses kaydınınsa dural çekimi yoktur.
Bilgi, artık belleği güçlendiren sözlü kalıp depolarından çıkıp yazılı metinlerde korunduğu için zihne çok daha özgün ve soyut düşün­me yolları açılmıştı. Havelock'un belirttiği gibi Platon'un şairleri devletine sokmamasının başlıca nedeni, (belki bunun tam da far­kında değildi), yazıyla biçimlenen düşünsel dünyasında gelenek­sel şairlerin pek sevdiği kalıpların miyadını doldurmuş, hatta bu dünyaya ters düşmeye başlamış olmasıdır.
Sözlü kültürlerde kazanılan, öğrenilen bilginin unutulup kaybol­maması için sürekli tekrar gerekiyordu; kalıplaşmış düşünme bi­çimleri, hem bilgelik hem de etkili bir kamu yönetimi için elzem­di.
Sözlü kalıplan kitaplarda derlemeyi kendisine meslek edinmiş olan Halil Cibran'ın atasözümsü deyişleri bugün okuryazar Amerikalıların gözünde bir yenilik taşısa da, Lübnanlı bir arkadaşımın ifadesine göre Beyrutlular tarafından basmakalıp sayılır.
Jaynes, il­kel bilinç aşamasında beynimizin çoğu kez "çifte bölümlü" işle­diğini belirtir; denetlenemeyen ve tanrılara yorulan "sesler" üre­ten sağ yanküre ve bu sesleri konuşmaya çeviren sol yarıküre.
12.1k öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.