Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna;
Saat on ikidir, söndü lambalar.
Uyu da turnalar gelsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar;
Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna
🍂
Ölüm rengine bürünmüş
Bir Ahmet Erhan portresi gibi
Dolaştım kendi kıyılarımda
Yalnızlığı çileden çıkaracak kadar yalnızdım
Elimi düğümlediğim ayağımla
Bir çağdaş ve Müslim olarak
Kendime sığındım
Yenilgim de bu kadardı
son treni de kalktı gecenin
ayrılık vurdu bizi içimizden
ve ben vakitleri kaçırdım adamakıllı
sevdayı baldıran eyledim kendime.
acıyla dolu sessiz bir depremi yaşadım
yıkılan düşlerimde çürüyen yanlarım vardı
yitik ülkenin dağınık coğrafyasında