Romanı kişisel gelişim kategorisinde değerlendirebiliriz. İçerik, okuyucu ile adeta sohbet eder gibi yazılmış. “yalnız değilsin, yanındayım, anlıyorum” diyerek okuyucusunu motive ediyor; anlaşıldığını hisseden birey bu sayede kendi bilinmezleriyle yüzleşiyor. Kendi tavsiyelerini, hatta deneyimlerini tüm samimiyeti ile okuyucuya yaklaşarak aktarıyor ve karşısındaki okuyucu ile yakın bir bağ kuruyor. Yargılamadan, sadece anlayarak yapılan bu yaklaşım, önerilerin hayata geçirile bilirliğini kolaylaştırıyor.
Sana bir şey olsa haberi olmayacak insanları taşıyorsun içinde, sana bir şey olmasın diye içi titreyenler varken.
Başka evlerin ışıklarına dalmışsın, karanlığın bundan.
Birilerine özenirken senin güzelliğin kırılıyor aynada, tüm ağrın ondan...
Normal dediğimiz günlerimiz ne kadar değerliymiş meğerse. Dert dediklerimiz ne kadar basitmiş. Acelelerimiz ne kadar gereksizmiş. Korkmadan hareket etmek ne büyük nimetmiş. Rahat bi şekilde uyku uyuyabilmek, yemek yiyebilmek, nefes almak ne büyük hediyeymiş..
Rabiatü'l-Adeviyye'ye "Ölümü ister misin?" diye sorulunca, O şöyle buyurdu: "Ben kalbini kırdığım birisiyle bile karşılaşmaktan utanırken, Kendisine isyan ettiğim Rabbimle karşılaşmayı nasıl isteyebilirim ki?!"
İmâm-ı Şa'râni, Tenbîhu'l- Muğterrin
Zeytin ezilmeden zeytinyağı olmaz, tohumlar karanlıkta büyür, pırlanta baskı altında oluşur. Ezildiğinde, büküldüğünde, zorlandığında, karanlıkta kaldığında korkma! Sen harika bir yerde harika bir hale gelmektesin..
Demis biri…