... 'Salih martıyı böyle gördükçe tepeden tırnağa sevince kesiyor, içi dolup dolup taşıyor sevgiyle, yerinde duramıyor, ne yapacağını bilemiyordu. Büyülenmişti. Bir mutluluk düşü içinde yüzüyor, kendinden geçiyordu. Bir şeyi, köpüklü denizi, tepeden tırnağa çiçek açmış bir ağacı, demirci ocağını, çırpınan balıklarıyla denizden çekilen bir ağı, bir insan yüzünü de seyrederken tıpkı böyle oluyordu Salih.'