Şilan Jakab

Ne kadar uzun süre kendimi yenilmez ve yara almaz sanıyordum. Ah! Şimdi görüyorum ki derinden alınmış zamansız darbeler iyileşmiyor ve kendilerini onaramıyor. Bunu mezarıma kadar taşımam gerektiğini hissediyorum. Hayır! Eninde sonunda beni öldürecek olan bu acı, yaşamın hiçbir gününde benden uzaklaşmasın. Anısı da benimle kalsın, benimle yaşasın ve benimle ölsün, onursuzların anısı.
Reklam
O görüntülerin, her ne kadar kaçmaya çalışsam da, beni hâlâ takip ettiğini ve yüreğimi yokladığımda geçmişteki bütün arzuların sıkı, hatta sımsıkı bir biçimde hâlâ oraya tutunduğunu sana itiraf etsem, beni gülünç bulmazsın değil mi? Ancak benim gibi bir mutsuz için şu anda geriye ne kaldı ki? Sonsuzluğa uzanarak mutlaka büyük bir şey kapsayacağımı ümit ettiğim zihnimin kollarının erkenden paramparça edileceğini biri önceden söylemiş olsaydı, bunu bana söyleyen, beni çaresizliğin içine itmiş olurdu.
Çünkü insan genellikle yüreğinde barındırdığı kapılarla vedalaşmaktan, temel bir yanılgıyı kabullenmekten ve onu çaresizliğe sürükleyen bir gerçeği kendine itiraf etmekten olabildiğince kaçınır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Seven iki kalp mıknatıslı saatler gibidir; birinin içindeki hareketle diğeri de hareket eder, ikisinin içinde etki eden şey, içlerindeki güç, sadece tektir. Onun kollarındayken kendimi ondan ayırmama imkan var mı? Ama yine de ondan ayrılacağım, aşkımız için kutsal bir yer arayacağım ve ebediyen birlikte olacağız. Onun varlığıyla öylesine sarmalandım ki, ondan ayrıyken, onunla ilgili düşüncelere dalmışken, bir kitaba, bir giysiye ya da başka bir şeye dokunduğumda, ellerine dokunduğuma inandığım ne çok olmuştur.
Doğanın bize bıraktığı en güzel miras olan o tatlı dürtüyü içine atmak, kendisini ve başkalarını Isıtıp canlandıracak ateşi bağrına gizlemek zorunda kalıp korkunç acılarla kendini tüketen o gence nasıl da acımıştım! Kalbi gerçek ve saf arzunun değerli nesnesini bulmuşken kendini başkasına adamak zorunda kalan o talihsiz kadın beni nasıl da üzmüştü!"
Reklam
Bizi aşkın labirentine götüren ilk adımlar öylesine güzel, ilk manzaralar öylesine çekicidir ki, insan onları hafızasına geri çağırmaktan çok hoşlanır. Her iki taraf daha önce sahiplenmeksizin sevdiğine dair üstünlük elde etmeye çalışır ve her biri bu çekişmede üstün gelmek yerine alt edilmeyi arzu eder.
Mutlu gençlik! İlk aşk ihtiyacının Mutlu zamanları! İnsan bu zamanlarda sesin yankısıyla eğlenen, konuşmanın zararlarını tek başına üstlenen, görünmez karşıtı haykırılan kelimelerin sadece son hecelerini tekrarlasa bile bu sohbetten hoşnut bir çocuk gibidir.
Perişanım, bütün hayatım perişan; beni seveni seviyorum, ondan ayrılmam gerektiğini görüyorum ve bunu nasıl atlatacağımı bilmiyorum.
Gerçek şu ki, bir erkeği zorlu pençesine almış bir tutku, hiç arzulamadığı bir zamanda kadınları kendine çeker. Bir başkasının saplantısı içindedir, doğuştan yumuşak ve duygulu bile olsa, ilgisiz ve nerdeyse kaba bir insan oluverir. Mutsuz olduğu için, sunulan bir sevginin çekimine kapılır bazı bazı. Bunu tadar tatmaz bıkar, bıktığını da belli eder. İstemeden, bilmeden, en korkunç oyunu oynar. Tehlikeli olur, yenilmiş olduğu için fetheder. Benim durumum da buydu. Beğenilmekte yeteneksiz olduğuma hiçbir zaman böylesine inanmamıştım, beğenilmeyi böylesine az arzuladığım olmamıştı, ama bağlılığın ve aşkın böylesine açık kanıtlarıyla da karşılaşmamıştım.
Sayfa 95
Erkekle kadın başbaşayken, erkekte kadının çocuksu ağzını öpmek için yenilmez bir arzu uyandıran şeyin çoğu zaman kadının söylediği safça, hatta budalaca bir tümce olduğunu, kadının da erkeği en çok onu en ciddi, en sarsılmaz biçimde mantıklı olduğu sırada sevdiğini kim söylemişti? Belki de Odile'le benim için doğruydu bu.
Sayfa 22
Reklam
Benim gibi birçok genç, er-kenden çok göz alıcı bir sevgili ya da bir eş bulmak mut- luluğuna eremeyince, kendini beğenmiş bir bencilliğin pençesine düşer ister istemez. Bir dizge ararlar. Kadınlar böyle girişimlerin boşuna olduğunu içgüdüyle bilirler, yalnızca iyiliklerinden izlerler onları. Bir zaman için, arzu gözlerini boyar, sonra birbirine nerdeyse düşman olan iki ruhta, yenilmez bir sıkıntı yükselir.
Sayfa 17
Erkeklerin beğenileri, yaşamlarından gelip geçmiş kadınların bulanık, birbirine karışmış imgelerini sakladığı gibi, kadınların kafası da kendilerini sevmiş erkeklerin birbiri ardına getirdiği tortulardan oluşmuştur. Çoğu zaman bir kadının bize çektirdiği korkunç acılar, başka birinde uyandırdığımız aşkın yıkımının da dolaylı nedeni olur.
Sayfa 15
Dünya sana ne sevgisini gösterir, ne bağlılığını ne de gerçek yüzünü.
Gönül ruhunu anlayan bir tek kişi vardı, o da gidiyordu. Ardından bakıyordum, adeta benim de canım bedenimden gitmekteydi.
Ben derdinden canımı güç kurtarıyorum, ama sen gönlümü ne kadar kolay da aldın!
1.045 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.