Bir gün dersten çıkmış ve altın kullanmanın erkeklere haram olmadığını çünkü Kuran'da geçmediğini öğrenmişti. Hadislerde geçiyormuş. Hadislerde Peygamber efendimizden(sav) iki yüz yıl sonra yazılmışmış... Önceleri kafaya takmadığı bu bilgiyi nişanlı olunca fark etti. Altın yüzük almışlardı. Takmalı mı takmamalı mı? Takmaya karar verdi çünkü
"Her anını nasıl geçirdiğine bak. Vaktini mümkün olduğu kadar en değerli şeylerde harca. Nefsini de ihmal etme. Onu en şerefli ve güzel amelleri yapmaya alıştır. Kavuştuğunda sevineceğin şeyleri gönder mezarına."
İbnu'l Cevzî
“Ey iman edenler! Allahu Teâlâ’dan korkunuz. O’na yaklaşmak için vesile arayın”
Müfessirler de,ayette geçen “vesile” kelimesini “kurbet” (yakınlık,yakınlaşma) olarak açıklamakta,“O’na vesile arayın.” ifadesinin, “O’na yaklaştıracak şeyler arayın.” anlamına geldiğini söylemektedirler. Bunun tefsirini de,“Yani ‘salih
amellerle,’ibadetlerle,’ ‘taatlerle,’ ‘emirlerini yerine
getirip yasaklarından kaçınmayla’ ve ‘O’nu razı edecek işlerle’” diyerek yapmaktadırlar.
İnsanları aklamaya çalıştıkça içini karartangiller, kendini kara diğerlerini ak ve pak olarak görmeye ve kendini buna bir şekilde ikna edebilme yeteneğine sahiptir. Sonra dersin ki olmaz olsaydı bazı yetenekler.
Ben de herkes gibi kitabı elime ilk aldığımda arka kapaktaki içerik ile İlgili yazıyı okudum. Ve orada iki çocuklu bir aileden bahsedildiği zannına kapıldım. Sanırım biraz haklılık payım vardı. Çünkü farklı iki aile diye belirtilmemişti. "İki bebek geldi dünyaya. Biri istendi, çok sevildi, takdir gördü... Diğeri istenmedi,sevilmedi şiddet gördü... İkisi de büyüyüp serpildi..." diye devam ediyordu.
Öyle ya, bazen aynı ebeveynlerden bahsederiz fakat her yeni doğan çocuğunda farklı bir ebeveynlik rolüne bürünmüş olduğunu görürüz. Halihazırda ömür sermayemiz dolarken bir yandan insana birşeyler katıp diğer yandan birşeyler alıp götürebiliyor. Yaşanılan bazı olaylar, durumlar kişinin hayatını tepe taklak tersine çevirebiliyor.
Hasılı kitaba dönecek olursam, bir insanın bebekliğinden hatta anne karnından başlayan hayat serüveninde ne tür gelişimsel özellikler gösterdiğini ve hangi durumlarda nasıl bir psikolojik tavır takındığını kitaptaki iki kahramanın dilinden bizzat yaşıyormuşcasına anlatılması çok hoşuma gitti. Konuşmayı dahi bilmeyen iki bebeğin bile bir araya gelince dertleşmesi örneği dikkat çekiciydi. Ben iki çocuk annesiyim. Ve kitabı okuduktan sonra sanki 10 aylık kızımla daha da sohbet eder, kaliteli vakitler geçirir olduk. Bakışları ve çıkardığı sesler daha bir anlamlı oldu. Artık evdeki hal dilimize de dikkat ediyoruz. Malum hal dili kal dilinden daha etkilidir .Ayrıca empati duygusunu okura sonuna kadar yaşatan bir kitap olmuş.
Ümmü Eymen (r.a.), Rasulullah (s.a.v.)vefat ettiğinde ağladı.
Ona: "Sen Peygamber için mi ağlıyorsun, denildi. O da: Hz. Peygamber nasıl olsa vefat edecekti. Fakat ben kesilen vahiy için ağlıyorum, dedi.
" Hasan-ı Basri, Osman RadiyAllahu Anh'ın şöyle dediğini naklediyor:
"Gönüllerimiz temiz olsaydı Rabbimizin kelâmına doymazdık. Kur'an'a bakıp oku- madığım bir günün üzerimden geçmesini çirkin görürdüm. Seven kişi sevgilisinin sözüne nasıl doyar ki? Çünkü arzusu zaten ancak budur."