"Kırılmaması için hiç kullanılmayıp
keyfi çıkarılmamış, sürekli rafta duran, hiç açılmamış bir oyuncak gibi yaşıyordum. Oyuncak olmak istemiyordum. Ben bir insan olmak istiyordum. Gerçek, canlı bir insan. Kesikleri, çürükleri, savaş izleri ve kırık bir kalbi olan. Yaşayan, gülen, incinen ve iyileşen bir insan."
-"Aramızdaki temel fark ne biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"
-"Peki, sen ne görüyorsun bakalım? "
-"İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan."
Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık,kiminin ki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötüler le dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!
Eğer bir gün önyargı kelimeleri, yani Avrupa dillerindeki barbar, Japon dilindeki gaijin,Müslümanlardaki kâfir, Almanlardaki ari olmayan gibi önyargı sıfatlarını kaldırabilirsek, amacımıza ulaşabiliriz.
Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün,
Sende karar kıldığını...
Ve içimin şerha şerha yarıldığını,
Sen bilsen yeter..Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi..
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek..
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Eğilsen yeter...........
En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni.
Sonra yavaş yavaş mantığım değişti. Hatta dünyaya bakışım, eşyayı görüşüm, insanları anlayışım değişti. Fakat bunlar bir günde olmadı. Hatta çok güçlükle ve adım adım oldu. Hatta çok defa bana rağmen oldu. Fakat oldu.
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.