Emine Kanat

Bir şeylere üzülüyorsam, tuvalete gitmem gerekse bile gitmem. Üzülmekten gidemem. Üzülmeyi bırakıp gidemem.
Reklam
Ben deli değilim, aklımı da kaçırmadım. Ama bu kadar acımasız, bu kadar sevgisiz, bu kadar hoyrat bir dünyada hiçbir şey olmamış gibi yaşayamazdım.
İnsan bu bu kadar saçma sapan bir mahluktu işte; bu kadar kırılgan, bu kadar zalim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yeryüzündeki düzenin sürmesi için iyiliğe de kötülüğe de; doğruya da yanlışa da; güzelliğe de çirkinliği de; merhamete de acımasızlığa da; fedakarlığa da bencilliğe de ihtiyaç vardır.
Elbette sevgi gereklidir; şefkat, merhamet, hoşgörü elbette gereklidir ama yeterli değildir. Sevginin de şefkatin de fazlası yoldan çıkartır.
Reklam
Çünkü insan denen mahlukun en önemli niteliklerinden biri unutmaktı. İyiliği de kötülüğü de, acıyı da mutluluğu da, korkuyu da sevinci de unuturlardı. O yüzden aynı hataları tekrarlardı.
Oysa insanlar çocuk gibidir, hak etmeden bir hediye aldıkları zaman şımarır
Herkes istediği mesleği seçecektir. Ressam olmak isteyenler reklamcı, yazar olmak isteyenler mühendis, mimar olmak isteyenler iktisatçı Birgül meyhaneci olmak isteyenler hukukçu, hukukçu olmak isteyenler tezgahtar, adam olmak isteyenler uşak ve dilediği gibi yaşamak isteyenler rezil olmayacaklardır.
Dünü, bugünü, yarını yalnızlığının dışında yaşamalıydı.
Bir dostun varlığı güzel bir şeydir fakat bir dosta ihtiyaç duymadan yaşayabilmektir önemli olan.
Reklam
Bütün çocuklar gibi kötülüğün anlamını bilmeden küfür etmeyi öğrendim ve sebebini bilmeden dövüşmeye başladım.
Biri insanlardan kaçıyor, öteki bir dakika yalnız kalamıyor.
Yemek, içmek, uyumak, birinin çıplaklığını örtmek ve derken saat gelip cattığında hareketsiz yatmak. Böylece düşünmek, daha da çok hissetmek ve daha sonrasında da son vermek düşünmeye ve hissetmeye, bazı yıldızlar ötede yörüngeden daha yükseğe çıktıları vakit.
Evin tepesinde, yedi gece biyunca yere göğe sığdıramadım ben sevincimi ancak hiç kimse bana aldırış etmedi. Neşem ve ben yalnızdık, aranmamış ve ziyaret edilmemiş.
Kederim ve ben konuştuğumuz vakit, günlerimiz kanatlanırdı ve gecelerimiz düşlerle süslenirdi çünkü kederim tatlı dilliydi, benim dilimse kederime karşı tatlıydı.