Emre Telle

Emre Telle
@Emretelle
Biz bu dünyanın insanı değiliz.
Aşçı
İstanbul
12 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Önünde yayılan sürüyü gözle bir: Ne dünü bilir ne bugünü, bir o yana sıçar bir bu yana, yer, uyur, geviş getirir, yeniden sıçar, sabahtan akşama, bugünden öbür güne, kısacık yaşamının haz ve acılarıyla bağımlı, an’ın tepeciklerinde yaşar durur, bu yüzden de ne bir üzüntü ne de bir bıkkınlık duyar. Bunu görmek insana ağır gelir, çünkü insan insanlığıyla göğüsünü kabartır hayvan karşısında, ama yine de hayvanın mutluluğunu kıskanarak izler; çünkü insan tıpkı hayvan gibi yaşamak ister yalnızca. İnsan bir ara hayvana, neden bana mutluluğundan söz etmiyorsun da yüzüme bakıyorsun öylece, diye sorsa hayvan herhalde, söylemek istediğim şeyi hemen unutuyorum da ondan diye cevap verecekti, ama işte bu sözü bile unutup sustu: İnsan buna yeniden şaşırıp kaldı. İnsan unutmayı bir türlü öğrenemeyip de hep geçmişe bağlı kaldığı için şaşar durur kendi kendine de: istediği kadar ileri ve çabuk yürüsün, zinciri ile birlikte yürür.
Reklam
Eğer ruh sevmekten vazgeçerse, daha bu dünyada bile hemen hemen cehenneme denk düşen bir yere inmiş olur.
Eğer bütün bu acı, ufuklarımızı genişletmez, bizi daha insan kılmaz ve bu hayatın küçük ve gereksiz şeylerinden kurtarmazsa, boşa çekilmiş demektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Soylu olmak için değil, güçlü olmak için değil, kendimiz olmak için saf, temiz olalım. Sevgiyi vermek, sevgiyi kaybetmek demektir. Hayata sırt çevirelim, kendimize sırt çevirmemek için. Kadın - ideal düş kaybağı. Sakın el sürme. Şehvet kavramıyla zevk kavramını birbirinden ayırmayı öğren. Varlıkların kendisinden değil, uyandırdıkları düşüncelerden ve düşlerden zevk almayı öğren. Çünkü hiçbir şey olduğy gibi değildir. Düşler ise, her zaman düştür. Dolayısıyla, onları korumak istiyorsan hiçbir şeye dokunma. Düşe dokunursan ölür, dokunduğun nesneler ise duyguların yeşerdiği alanı olduğu gibi kaplar. Görmek ve işitmek, hayatın bize sunduğu yegane soylu şeylerdir. Öbür duyular avam ve tenseldir. Asalet, ancak hiçbir şeye dokunmamakla elde edilir. Asla yaklaşmamak - işte gerçek asalet budur.
Sayfa 503
Hangisiydi bilmiyorum ama, günün birinde kendimi bu dünyada buluverdim, daha önce, doğduğum andan o tarihe dek hiçbir şey hissetmeden yaşamıştım. Neredeyim, diye sorduğumda herkes beni aldattı, herkes ötekileri yalanladı. Ne yapacağım dediğimde tatlı umutlarla gözümü boyadılar. Nereye gideceğimi bilemez halde yolda durunca, niye o belirsiz yola girmediğime ya da gerisingeri dönmediğime şaştılar. Oysa nereden geldiğimi bile bilmeksizin, yolların kavuştuğu yerde uyanmıştım. Bir de baktım ki sahnedeyim, rolümü hiç bilmiyormuşum, ötekiler ise oynamaya başlamış bile, rollerini benden fazla bilmedikleri halde. Kendimi soylu kıyafetler içinde gördüm, ama kraliçemi benden esirgediler, ayıpladılar beni. Elimde iletilecek bir mesaj vardı, onlara kağıdın bomboş olduğunu söylediğimde benimle alay ettiler. Hala bilmem niye alay ettiklerini, bütün kağıtlar zaten beyaz olduğu için mi, yoksa mesajları sezgiyle okumak gerektiğinden mi. Nihayet dört yol ağzında bir taşa çöktüm, hiç sahip olmadığım ocağın başında otururcasına. Ve yalnız kalır kalmaz, bana verdikleri yalandan kağıttan gemiler yapmaya koyuldum. Kimse, bir yalancı olarak bile istemedi varlığıma inanmayı ve benimde gerçek olduğumu kanıtlayacak bir gölüm yoktu.
Sayfa 210
Reklam
Reklam
41 öğeden 31 ile 41 arasındakiler gösteriliyor.