Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

EndoplazmikGaripbirKulum

EndoplazmikGaripbirKulum
@EndoplazmikGaripbirKulum_
Sıkı Okur
Burası benim kitap dünyam! #30752856 #39389816 #40414103 (((Kitap kokusunu kim sevmez ki...))))
Bir okur; ama iyi okur :D
Satırları çizerek okuyanlardan.(Burası benim dijital ajandam) (Amigurimi oyuncaklar ve kitaplar benim tutkum)
Güneşin üşüdüğü yerdeyim.
1.593 kütüphaneci puanı
21014 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
Reklam
Hı?
Bu âlemde her ne varsa benim sıfatımdır. Ben olmasam bir şey olmazdı. Ben hepim yahut hiçim, ben hiçim yahut hepim. Zaten hiç ile hep aynı şeydir, tek bir şeydir. Lakin fark cehli bir şeyi iki adla yâd ediyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gerçekten de mesireye giden bir adamın cenaze alayında bulunanlara mahsus kasvetli bir çehre göstermesi çekilir şeylerden değildir.
Yerküre dediğimiz bu geçici ikametgâhı derin bir hüzne kapılmadan seyretmek acaba mümkün mü? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Temiz bir inancın pek güzel cevap verdiği bu soruya akıl ve fen cevap vermiyordu. Bir kere daha doğaya baktım. Bu defaki bakışımın önünde güzellikler kayboldu. Işık söndü, her tarafı karanlık kapladı. Sanki gerçek, olanca dehşetiyle gözlerime göründü: İnsan gözünü okşayan çimenlerdeki yeşillikler, latif çiçeklerdeki güzellikler; sadece ışık oyunu! Mini mini kuşların cıvıltısı; hava titreşimi! Âlemleri kaplayan bu ışık; esîr dalgalanması! Kısacası hepsi bir zorunluluğa, bir emre, bir kanuna esir! Güya karşımda Buda Gotama Sakyamuni belirdi. Hazin tebessümü, sararmış çehresiyle "Hiç! Hiç! Hiç!" diyordu.
Reklam
Arkadaşlarımı şuh ve çapkın sözcükleriyle vasıflandırdığım için onlar rezil kimselerden sanılmasın. Aksine güzel tahsil görmüş, vicdanlı ve namuslu gençlerdi. Ancak eğlenceye düşkün, sefahat ve zevk perisine tabiydiler. Bu da ruh hallerinin gereğiydi. Çünkü arkadaşlarım umursamazlık yolunun yolcusuydu. Bunların bir kısmı uzmanlaştığı ilimle, fenle ve göreviyle meşgul olur, sonla ve hikmet denilen varlık muammasıyla ilgilenmezdi. Bazıları ise din duygusundan adeta soyutlanmıştı; dine, hikmete efsane kalıntısı gözüyle bakıyordu. Garip kanaat! Ben bunlara imrenirdim. Cidden garip kanaat! Bir kısmı ise Ramazan kandillerini görün- ce Müslüman olduğunu hatırlayan Müslümanlardandı. Kandiller yandı mı, ellerine tespihlerini alır, dinlememek ve hiçbir şey anlamamak şartıyla camileri dolaşarak Kuran ve vaaz dinler, ikindi vakti kalkmak şartıyla oruç bile tutarlardı. Oruç tuttuğu halde namaz kılmaya lüzum görmeyenleri de vardı. Uzun bir namaz olan teravihe hiçbiri yanaşmazdı. Ramazan bitti mi bunların din duygusu da elveda eder giderdi. Mevsim elbisesi giyme kabilinden olan bu tür dindarlığa ben her yıl şaşardım.
.... büyük şehrinde tuhaf ilimlerle uğraşan iki cemiyet vardı. Bunlardan İsprit Cemiyeti, ruh çağırma gibi müphem şeylerden tutun da masa çevirmek gibi eğlencelere kadar şeylerle ilgileniyordu. Onların en ileri gelenleriyle görüştüm. Ruhun varlığına gerçekten inanıyorlardı. Ancak gösterdikleri deliller bence hayal gücünün oyuncaklarından ibaretti. Manyetizmle uğraşan cemiyetle ilişki kurdum. Ama bunlardan ne çıkardı? Hiç! İnsanın hayat sermayesine sahip oldukça birtakım ilginç güçlere sahip olması, işte o kadar! Ama bu güçlerin bir kısmı gizli kalmış, bence bunun önemi yoktu. Ben bunun ötesinde şeyler arıyordum.
Beni düştüğüm uçurumdan kurtarmak için bütün bilgilerimi çürütecek, mahvedecek, iddia edilen gerçekleri gözüme gösterecek biri lazımdı. Böylesine rastlamadım.
Herkes için pek doğal olan şeyler benim için başka bir şekil alıyordu. Bu haller yüzünden aşkta da geçimde de bedbahttım. Galiba merdümgiriz¹ olmuştum. Bu dayanılmaz durumda yalnız bir parça rahatı, kendinden geçme ve sarhoşluk halinde buluyordum. Sürekli işretle vücudum mahvolmanın ve perişanlığın yolunu tutmuştu.
Kuşku ejderhası her kesin fikrin düşmanıydı. İster ikrar olsun, ister inkâr olsun, geçerli ve müspet bir şey kabul etmiyordu.
Reklam
Velhasıl kuşku denilen ejderha vücudumu sarmıştı. Bir fikri ne kadar sağlam temellere oturtsam, kuşku ejderhası bir sarsışta yıkıyordu. Bari kesin inkârla hiç olmazsa rahat bir noktada kalabilir miydim?.. Ne gezer!
Dindar ve iyi bir annenin olanca özeniyle geçen çocukluğum bende sökülmez bir din duygusu ve yıkılmaz bir ahlak düsturu bırakmıştı.
Ne var ki bizim gibi kıymetli vaktinin bir kısmını geçimini sağlamaya, diğer kısmını zevk ve sefahate adamış gençlerin mezarlıklarla ilgilenecek vakti mi olur! İşte ben de o zaman, vaktimi anlamsız şeylerle geçiren bir gençtim. Söylediğim gibi bu mezarlığın her gün önünden geçtiğim halde yalnız duvarının intizam ve sağlamlığını takdire bir dakika feda ederdim. İlk hallerimle son hallerim arasındaki çelişkiyi anlatabilmek için kendim hakkında birkaç söz söylemem gerekiyor.
Bu kabristan yalnız birçok anı ve cesedin gömüldüğü yer değil, birçok enfes eserin de mahzeniydi. Pencerelerden görüldüğüne göre orada mezar taşlarında eski hattatlarımızın mucizeler yaratan kaleminden çıkmış nice yazılar vardı.
Bu kitabı hakikat arayışına aşina vicdanlar, sona dair bahisleri seven insanlar zevkle okuyabilir. Bir asırdır bu muhit ve bu millet hayli Raciler yetiştirdi ve daha birçokları yetişecektir.
47bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.