E D

Yoksulluğu büyüktü; ama yalnızlığı ne kadar korkunçtu !
Reklam
Bir kimseyi büyü ile öldürebilirsiniz, eğer kahvesine yeterli ölçüde arsenik koyarsanız.
işte bu nedenle bizim esas meselemiz, dine karşı değil, dinden bağımsız bir bilim üretmektir. Dinden bağımsız üretilen bilimin çıktılarının dolaylı veya doğrudan dinsel önermelerle çelişiyor olması ise bilimin değil dinin sorunudur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dinin varlığını borçlu olduğu koşulları değiştirmeden, yalnızca dinsel inanışlarla mücadele etmek marksistlerin işi olamaz.
Din, elinde hiçbir şeyi olmayan, çok büyük mülksüz kitlelerin gerçek acılarının somut ifadesidir. İşçi ve köylülerin, bu dünyada çektikleri elle tutulur, gözle görülür acıya karşı geliştirdikleri itiraz içermeyen, kendisini daha çok kaçışla ifade eden bir tür mistik protesto biçimidir.
Reklam
Temmuz 1946'da yapılan tek dereceli seçimle yeniden iktidara gelen CHP, 1950'ye kadar sürecek bu son mutlak iktidarında tüm ilkelerini silebileceğinin kanıtlarını sergiledi. Din derslerini ilkokullara sokarak, imam hatip okullarını açarak laik tutumunu unuttuğunu sergiledi. Muhalefetin Hasan Ali Yücel'e yönelik "komünistleri korudu" suçlamasına katıldığını sağcı Reşat Şemsettin Sirer'i Milli Eğitim Bakanı yaparak gösterdi. İNKILABIN KURUCU KADROLARININ KENDİ ESERLERİNİN YIKILMASINA PÜR HEYECAN KATILDIKLARI BİR DÖNEM BAŞLIYORDU.
Mariya Suphi'ye
Komünistti... TKP nin Anadolu'ya geçmek isteyen kadroları arasındaydı. Trabzon'da Mustafa Suphi'nin karısı olduğu için kayığa bindirilmedi. Gözü dönmüş gerici güruh, onu barbar eğlenceleri için ayırmıştı. Sonraları delirerek öldüğü-öldürüldüğü söyleniyor. Yoldaşları ile birlikte ölme hakkı elinden alınan bu komünist kadın "feodal" bir kültürün etkisi altında yoldaşları ile birlikte anılma hakkını da kaybetmişti. Neredeyse yüzyıl sonra saygı, utanç ve öfkeyle yoldaş ...
Evet, artık bu imparatorluk bütünüyle maziye karışmalıdır. Yeni kurulacak Türkiye, milli bir Türk Devleti olacaktır. Bu yüzdendir ki, Osmanlı Devleti'ne değil, eski Türk medeniyetlerine eğilmek gerekmektedir.
sınıflı toplumlarda, egemen sınıflar ve onların temsilcisi durumundaki kadrolar sorunları somut düzeyde çözemeyince, ideolojik düzeyde çözerler. Başka bir değişle, gerçekte var olmayan bir toplum düzenini , ideal planda varmış gibi gösterirler. Böyle bir durumda milliyetçilik çok sık başvurulan bir ideolojidir.
Bugün CHP nin gittiği yol, 1950 nin tekrarı mı ?
CHP yıllarca kendi rakibinin (DP) rengini öylesine almıştı ki, ikisini ayırt etmek zor oluyordu. iki partinin programları birbirinden pek farklı değildi. Atatürk'ün kurduğu parti yeniden seçilmesi halinde "Kemalizmin altı ok ilkesini " anayasadan çıkaracağını bile vaat etti.
Reklam
1950 seçimleri burjuvazinin siyasal güçleri arasında ( kuşkusuz kızgınlık ve düşmanlık yaratan) bir nöbet değişimidir. Halk "ayağa" kalkmamıştır; olsa olsa oturduğu yerden bu düzenli nöbet değişimini alkışlamıştır !
Geleceği temsil eden toplumsal güçlerden ürkenler, geçmişin toplumsal güçlerine, şu ya da bu ölçüde, yaslanmak ve teslim olmak zorundadır.
1856 da yabancı sermaye tarafından kurulan Osmanlı bankası, 1862 yılında ülkenin merkez bankası rolünü üstlenir. Böylece ulusal paranın yönetimi dış güçlere devredilmekte, yarı-sömürge statüsüne doğru büyük bir adım atılmaktadır. Süreç, 1854 te başlayan dış borçlanmanın yarattığı bunalım sonucunda Osmanlı maliyesinin yönetiminin yabancı devlet temsilcilerinden oluşan bir idareye, Düyun-u Umumiye'ye devredilmesiyle tamamlanır. Artık Osmanlı kelimenin arı anlamıyla bir yarı- sömürge haline gelmiştir.
sömürge ve yarı sömürge ülke ne demektir?
Sömürge statüsünün ölçütü politik bağımsızlığın yokluğudur. Yarı-sömürge , genel anlamda ekonomisi emperyalist hakimiyet altındaki ülke demek değildir. politik bağımsızlığa sahip olmakla birlikte, modern devlete özgü bazı işlevsel alanlarda yetkileri emperyalizme devretmiş ülke demektir.
231 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.