Mekânı yoktu ölünün, ama gömüldüğü mezar aracılığıyla kâinatla bağı vardı. Uzay yürüyüşü yapan bir uzay adamının araca bağlı olması gerektiği gibi, ölünün de mezarına bağlı olması gerekirdi. Bu yüzden çok kıymetliydi mezar denen şey. Ölünün dünyayla ara dünya arasında boşa çıkmasına mâni olan tek bağlantıydı; yeniden doğacağı mahşer gününe kadar, bebeği selamette tutan ana rahmi gibi selamette tutardı onu. Yeniden doğuşun rahmiydi mezar. Doğum anına kadar da dokunulmaz kalmalıydı bu yüzden. Ölünün, sonsuza kadar yaşamak üzere diriltileceği zamanı huzur içinde bekleyebilmesinin tek yolu kabir emniyetiydi. Ölünün huzuru kaçsa kainatın huzuru kaçardı.
Böyle bir toplumda tüzel kişilik gibi mekanizmalar son derece sınırlıdır; hukuk, piyasa ilişkilerinin yardımcısı olarak değil, esasta ceza hukukundan çıkarak gelişmiştir; memurlar olağanüstü ücretler almaktadırlar ama yaşamları boyunca elde ettikleri kazanımlar ölümlerinden sonra müsadere edilmektedir.