Eren Görkem

Eren Görkem
@ErenGorkem
Dörtyol
82 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Anı oluşturan ve ona süreklilik kazandıran, onu süre yapan, deneyimin bu niteliğidir. Şimdiyi yukarıda tutan, duygudur. Whitehead de bunu ısrarla vurgular: Duygu zamanın içinde değildir, duygu zamanı oluşturur, zamanı mevcut kılar, mevcut anı oluşturur, etkili bir biçimde deneyimlediğimiz zamanın belirmesinde yaratıcı bir etkendir, yaşanan zamanın kurucusudur. Bilinçli bellek, bu tür bir bellekten, yani yaşanmış deneyim olayının etkinleşmesine katkıda bulunan dolaysız geçmişe ait bir bellekten çok farklıdır. Bilinçli bellek geriye dönüktür, geçmişi yeniden etkinleştirmek üzere şimdiden başlar, oysa etkin bellek ters yönde hareket ederek, şimdiyi harekete geçirmek için geçmişten gelir. Ayrıca başka bir bellek türü daha vardır, Kierkegaardcı bir bellek. Kierkegaard, "ileriye doğru hatırladığımız, fakat geriye doğru çağırdığımız" dan bahseder. Geriye doğru çağırmak,bilinçli hatırlamadır. İleriye doğru hatırlamak ise, geçmişte sıkıştırılmış ve şimdi yeniden etkinleştirilmekte olan bir eğilimin sınır noktası olarak kendini hissettiren bir çekerin, bir bitim noktasının ya da terminus'un hissidir. Bu çeker, bir gelecektir, ne var ki bu gelecek boyutunu ancak geçmişin sıkışmasıyla kazandığı için belleğe benzer. Sıkıştırılmış bir geçmişi, şimdinin potasının içinden, kendisine, bu olayın henüz olmamışlığına doğru çeker. Bu terminus fikrinin, Whitehead'in "ebedi nesne" dediği şeyle de ilişkilendirilebileceğini düşünüyorum
Reklam
O halde, en az üç tür bellekten bahsedebiliriz: birincisi, şimdiki anın kesintisi içine etkin bir şekilde sıkıştırılmış olan, şimdinin bilinçdışı belleği (kendi fraktal çoğalışını kuşatan ve birleştiren, ona bir sürenin devamlılığını kazandıran görünüşteki şimdiden ayırt etmek için benim "şimdi-ve-burada" dediğim şey); ikincisi, yaşanan sürenin görünüşteki şimdisinin bilinçli deneyimlenişinin görüş açısından, tıpkı bir dikiz aynasındaki gibi, arkada görülen geçmişin belleği; üçüncüsü ise, etki gösteren eğilimin yarı-nedensel kuvveti olan, yöneldiği terminus'un gelecek boyutu tarafından tekrar tekrar denetlenen, geleceğin hissedilen belleği. bu bellek biçimleri aynı anda işleyebilirler, ki uyanık geçirdiğimiz yaşamlarımızda da çoğunlukla öyle yaparlar. Bunlar birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar.
Söz konusu olan deneyimin veya yaşam tarzlarının satılmasıdır, insanlar kendilerini satın aldıkları şeylerle oluşturuyor, yapabileceklerini ise satın alabildikleri şeylerle. Böylece şeylerin mülkiyeti nispeten daha önemsiz hale geliyor. "Gösterişçi tüketim"in merkeziliği, daha önceki bir döneme aittir. Şimdi ise, deneyimin olanaklılaştırılması ağır basıyor. Deneyimin olanaklılaştırılmasına yönelmek gerekiyor. ... Böylece pazarlama ile tüketim, yaşamak ile satın almak arasındaki fark o kadar azalıyor ki sonunda neredeyse birbirinden ayırt edilemez

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Akışı izlerken, hareketin içindeki fırsatlara bedensel olarak uyumlanmış olmaktır. Duruma komuta etmek veya onu programlamaktan ziyade, üzerinde kayarak gitmek veya onu eğip bükmek gibidir. Komuta paradigması, deneyime sanki dışında olup da içine baktığımız bir şey gibi yaklaşır, bizi de nesneyi tutup kavrayan bedensizleştirilmiş öznelere indirger. Oysa deneyimlerimiz nesne değildir. Deneyimlerimiz bizden başkası değildir, hepimiz deneyimlerimizden oluşuruz. Durumlarımız da bizden başkası değildir, bizi biz yapan onların içinde nasıl hareket ettiğimizdir. Bir şekilde dışarıda durup deneyimin içini öylece izlemekte olan soyut varlıklar değiliz, gösterdiğimiz katılımın ta kendisiyiz
Kendinin önünü alamadığını söylediğimde susuyorsun, belki işittiğini kayda bile almadan salıveriyorsun duygularını. Sana erişen seslerden nasıl bir bütünlük kurulduğunu ölçecek gücün var mı? Yığılan imgelerin, görüntülerin çığı altından çıkagelecek misin bir gün? Sorularımı sevmiyorsun. Soruların yetiyor sana. Yanıtlara ulaşmaktan çok, yanıt arama sürecinin kıymetine kapılmış, bütün o soruların içine sığdığı, şimdilik sığdığı, hâlâ sığdığına inandığın surları arasında tenha bir kent kurmuşsun. Sokakların gölgelerle dolu. Pek seyrek karşına sahici biri çıktığında, büyük susuzluğundan sökün eden deli suyla, sözlerinin onu bogduğunu algılayamıyorsun. Gün gelecek kimsesiz kalacaksın. Herkesin senden yorgun düşeceği ânın yaklaştığını görmüyorsun. Karanlık gecede, gökyüzünde kıpırdayan küçük köpeğim ben, sana gösterdiğim yönü unutma.
Reklam
Reklam
862 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.