Eseralda

Eseralda
@Eseralda
56 okur puanı
Nisan 2023 tarihinde katıldı
192 syf.
·
Puan vermedi
·
44 günde okudu
Reklam
Eseralda tekrar paylaştı.
İşte, dostum, vicdan azabısın sen komşuların için: çünkü değersizdir onlar senin yanında. Bu yüzden nefret ederler senden ve can atarlar kanını emmeye.
Eseralda tekrar paylaştı.
Nereden geldiğiniz değil, nereye gittiğiniz belirlesin bundan sonra şerefinizi! Sizin ötenize geçmek isteyen isteminiz ve ayaklarınız – bunlar belirlesin şerefinizi!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eseralda tekrar paylaştı.
Çemberler ve kutsal sınırlar çiziyorum etrafıma; her zaman daha az kişi çıkıyor benimle gittikçe yükselen dağlara, – gittikçe kutsallaşan dağlardan bir sıradağ kütlesi inşa ediyorum. – Benimle nereye çıkarsanız çıkın, ey kardeşlerim: dikkat edin, sakın bir de asalak çıkmasın sizinle birlikte! Asalak: bir solucandır bu, sürüngen, sokulgan biridir, sizin hasta, yaralı yerlerinizde semirmek ister. Ve yukarı çıkan ruhların yorulduğunu anlamak, işte budur onun da sanatı: sizin kederinizde ve sıkıntınızda, sizin uysal utancınızda kurar iğrenç yuvasını. Güçlünün zayıf, asilin çok yumuşak olduğu yere, – oraya kurar iğrenç yuvasını: asalak, büyüklerin küçük yaralarında yaşar.
Tarkovski de dinden bahsettiğinde, "Ve tanrı Adem'i cennetten kovduğunda, bundan sonra ekmeğini alnının terine banarak yiyeceksin!" şeklinde Mukaddes Kitap'tan bir alıntıyla sözlerine başlar. Benim kanaatimce, Tarkovski'nin dindarlığı daha çok insanın alın teriyle ve vicdanıyla ilgilidir. Din bundan ibaretse dindar olmanın bence hiçbir sakıncası yoktur!
Reklam
“Aslında yapmak istemedim ama sonra bunu yapmamın daha iyi olacağını dülündüm” dediğiniz tek bir an bile varsa, orada manipüle edilmişsinizdir.
Eseralda

Eseralda

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Sherlock Gibi Düşünmek
Sherlock Gibi DüşünmekDaniel Smith
7.3/10 · 711 okunma
Necip Fazıl’ın yüzsüz bir yanı vardı. Başkalarının evinde kendi evindeymiş gibi davranırdı. Üvey babam Falih Rıfkı Atay, günün birinde bir de bakacağım ki, bu herif benim pijamalarımı giymiş, yatağımda yatıyor demişti. Nitekim, buna benzer bir durum oldu: Bir Cumartesi öğleyin yatılı okuldan dönünce, Necip Fazıl’ı yatağıma uzanmış buldum. Benim kırmızı sabahlığımı giymişti. Kıllı bacakları ortadaydı. Necip Fazıl ile hiç de terbiyeli bir kız çocuğu gibi davranmadığım için, ulan, bu ne hal? dedim. Kılı kıpırdamadan, pişkin pişkin açıkladı: Tepebaşı Şehir Tiyatrosu’nda, çok beğenilen bir oyunu oynanıyormuş. Temsilden sonra, onu alkışlamak için sahneye çağırıyorlarmış. Paçaları çamurlu ütüsüz bir pantolonla seyircilere gösteremezmiş kendini. Onun için, fırçalanmak ve ütülenmek üzere, pantolonu çıkartıp bizim Rum hizmetçiye vermiş. Bu ve buna benzer başka davranışları yüzsüzlüktü elbette. Ne var ki, Necip Fazıl’ı çok sevimli ve eğlendirici bulduğumuzdan, onun bu şımarıklıklarını hep hoşgörürdük.
Hepimizin bildiği gibi, yaşayabilmek için bir amaç edinmek, o amaç uğruna çalışmak şarttır. Çalışmak değil, stres altında çalışmaktır insanı mahveden.
Reklam
Çünkü yalnız yaşlıyken değil, gençken de kendine acımak, bir insanın kendi benliğine karşı işleyebileceği suçların en yıkıcısıdır. Kendine acıyanın, ne kendine hayrı dokunur, ne başkalarına. İhtiyarlıkta ise, yaşlılık depresyonu denilen ağır ruh hastalığına sürükler sizi. Bir motivasyon, yani yaşamak için bir nedeni olmazsa, bir ihtiyar nasıl yaşayabilir ki? Yüzünü duvara çevirip ölmekten başka çaresi kalmamıştır o ihtiyarın.
dostluk ihmale gelmez
Ancak aşk ilişkilerinin çapraşık olduğu sanılır. Oysa bütün insan ilişkileri, aile içi ilişkiler de, dostluk ilişkileri de aynı derecede çapraşıktır. Dostlar, birbirlerine karşı çok özen göstermezlerse, aşk gibi, dostluk da kolayca yara alır.
Zaten insanlar gülümseyerek mutsuzluklarını hem gizlemesini, hem de biraz yenmesini öğrenirler. Gülümsemeyi, gülmeyi, gülmece yeteneğini, humour denilen şeyi, yani başkalarının halinden çok kendi haline gülebilmeyi işte bu yüzden önemserim. Bu gülmece yeteneğinden yoksun olanlar, kendilerini hafiften alaya alamayanlar, tam insan değildirler benim gözümde. Can çekişirken bile gülmesini bildiği için, nerdeyse kırk beş yıl önce otuzaltı yaşında ölen sevgili sınıf arkadaşım Saffet’i işte bu yüzden hala özlerim. Çünkü birlikte gülebilirdik onunla.
691 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.