Onu kollarımda tutmak ne büyük mutluluktu Allahım ! Dünyanın derinliğini, güzelliğini, sınırsızlığını hissettim. Göğsü göğsüme, başı omzuma dayanmıştı; onu değil, bütün dünyayı kucaklamışım gibi geldi bana.
Gerçek aşk acısı, varlığımızın en temel noktasına yerleşir, bizi en zayıf noktamızdan sımsıkı yakalar ve diğer bütün acılara derinden bağlanarak bütün gövdemize ve hayatımıza hiç durdurulamayacak bir şekilde yayılır.
Her şeyi kendi haline bırakmanın, hayatın bana cömertçe sunduğu zevk ve mutlulukların tadını telaşlanmadan çıkarmanın en iyi şey olduğu sonucuna vardım.
... şiirde -yalnızca şiirde bile olsa- "özlem" ve -başka dilde ve başkaları için söylenmiş bile olsa- "aşk" deyişini duydu, o sesten, onun sesinden bunları duymak sarhoş ediciydi.
Ama aşk, bir cenin gibi bedenin karanlıklarında acıyla dönüp durmaktan kurtulduğu, nefes ve dudak aracılığıyla kendini zikir ve itiraf edebildiği zaman gerçek aşktı.